Bozulmuş veya değiştirilmiş gıda veya ilaçların ticareti suçu, TCK 186 maddesinde düzenlenmiştir. Bozulmuş- değiştirilmiş gıda veya ilaçların ticareti suçu; kişilerin hayatını ve sağlığını tehlikeye sokacak biçimde bozulmuş, değiştirilmiş her tür yenilecek veya içilecek şeyleri veya ilaçları satmak, tedarik etmek ve bulundurmaktır. Bozulmuş veya değiştirilmiş gıda veya ilaçların ticareti suçu ile korunan hukuki değer, kişilerin sağlıklı ortamda yaşama hakkı, esas itibariyle kamu sağlığıdır.
BOZULMUŞ VEYA DEĞİŞTİRİLMİŞ GIDA VEYA İLAÇLARIN TİCARETİ SUÇUNUN MADDİ MANEVİ UNSURLARI |
Suçun konusu bozulmuş veya değiştirilmiş her çeşit yenilecek içilecek şeyler ya da ilaçlardır. Buradaki yenilecek ve içilecek şeyden anlaşılması gereken, her türlü gıda maddesidir. Bu suç bir tehlike suçu olması sebebiyle kural olarak suça teşebbüs mümkün değildir. Suçun manevi unsuru ise kasttır. Bu suç bakımından taksir düzenlenmemiş olup, suç ancak kasten işlenebilir. Eğer ki fail gıda veya ilaçların bozulmuş veya değiştirilmiş olduğunu bilmiyor ise, burada taksirden değil hatadan söz edilmelidir. Bu durumda ise TCK m.30/1 hükmü uygulama alanı bulacaktır ve hüküm gereği faile ceza verilmeyecektir.
BOZULMUŞ VEYA DEĞİŞTİRİLMİŞ GIDA VEYA İLAÇLARIN SATILMASI |
Satma; kişilerin hayatını ve sağlığını tehlikeye sokacak biçimde bozulmuş, değiştirilmiş her tür yenilecek veya içilecek şeyleri veya ilaçların satılması konusunda alıcı ile bir değer karşılığında anlaşmaya varmak olarak ifade edilebilir. Bu fiilin maddi unsuru ancak icrai bir hareket ile oluşabilir.
BOZULMUŞ VEYA DEĞİŞTİRİLMİŞ GIDA VEYA İLAÇLARIN TEDARİKİ |
Tedarik etme ise bulma, sağlama anlamına gelmektedir. Tedarik etmek için bir bedel ödenmesi gerekmemektedir. Tedarik, bir bedel karşılığı yapılabileceği gibi bedel ödenmeksizin de yapılabilir. Bu bağlamda bozulmuş veya değiştirilmiş gıda ve ilaçları tedarik etme, kişilerin hayatını ve sağlığını tehlikeye sokacak biçimde bozulmuş, değiştirilmiş her tür yenilecek veya içilecek şeyleri veya ilaçları, başkalarının erişebilmesine ve kullanmasına imkân sağlama şeklinde tanımlanabilir.
BOZULMUŞ VEYA DEĞİŞTİRİLMİŞ GIDA VEYA İLAÇLARIN TİCARETİ SUÇU CEZASI |
cezası TCK madde 186’da düzenlenmiştir. Buna göre; kişilerin hayatını ve sağlığını tehlikeye sokacak biçimde bozulmuş, değiştirilmiş her tür yenilecek veya içilecek şeyleri veya ilaçları satan, tedarik eden, bulunduran kimseye bir yıldan beş yıla kadar hapis ve bin beş yüz güne kadar adlî para cezası verilir. Bu suçun, resmi izne dayalı olarak yürütülen bir meslek ve sanatın icrası kapsamında işlenmesi halinde ise, suçun nitelikli hali oluşur ve verilecek ceza üçte bir oranında artırılır.
BOZULMUŞ - DEĞİŞTİRİLMİŞ GIDA VEYA İLAÇLARIN TİCARETİ SUÇU ZAMANAŞIMI |
Bozulmuş veya değiştirilmiş gıda veya ilaçların ticareti suçunun dava zamanaşımı süresi 8 yıldır.
BOZULMUŞ - DEĞİŞTİRİLMİŞ GIDA VEYA İLAÇLARIN TİCARETİ SUÇU ŞİKAYETE TABİ MİDİR? |
Bu suç, şikayete tabi suçlardan olmayıp, re’ sen soruşturulur. Bu nedenle şikayetçi olunmaması halinde yargılamaya herhangi bir etkisi olamayacaktır.
BOZULMUŞ - DEĞİŞTİRİLMİŞ GIDA VEYA İLAÇLARIN TİCARETİ SUÇU UZLAŞMAYA TABİ MİDİR? |
Bozulmuş veya değiştirilmiş gıda veya ilaçların ticareti suçu uzlaşmaya tabi suç kapsamına girmediğinden, uzlaştırmaya tabi değildir.
GIDA ZEHİRLENMESİ VE TAZMİNAT DAVASI |
Gıda maddesi, Tütün ve sadece ilaç olarak kullanılanlar hariç olmak üzere; içkiler ve cikletler ile hazırlama ve işleme gereği kullanılan maddeler dahil, insanlar tarafından yenilen ve içilen ham, yarı veya tam işlenmiş her türlü maddeyi ifade etmektedir.
Gıda zehirlenmesi ise, çeşitli organizmalar veya toksinler ile kontamine olmuş gıdaların yenilmesi ve sindirim sistemine girmesinden kaynaklanan hastalıktır. Gıda zehirlenmesine maruz kalan kişi; tedavi masrafları, zehirlenmeden ötürü yapamadığı işleri dolayısıyla yoksun kaldığı karı ve psikolojik olarak uğradığı maddi ve manevi zararlarını temin etmek adına tüketici mahkemesinde tazminat davası açabilmektedir.
GIDA ZEHİRLENMESİ TAZMİNAT DAVASI GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME |
Gıda zehirlenmesine ilişkin tazminat davalarında davacı tüketici olduğundan, 28/11/2013 tarih 28835 sayılı Resmi Gazete' de yayımlanan ve 28/05/2014 tarihinde yürürlüğe gireceği belirlenen 6502 Sayılı Kanun m.3/1-(ı)'da, tüketici işleminin düzenlendiği, somut uyuşmazlıklarda davacının tüketici olduğu belirlenmiştir. Gıda zehirlenmesi halinde görevli mahkeme tüketici mahkemeleridir.
6100 Sayılı HMK’ nun 6. maddesine göre genel yetkili mahkeme davalının yerleşim yeri mahkemesidir. Ayrıca, dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6502 sayılı yasanın 73/5. maddesi ile tüketici davalarının tüketicinin ikametgahı mahkemesinde de açılabileceği belirtilmiştir ki, bu da özel yetkiye ilişkin bir düzenlemedir. Dava, davacının seçimine göre, hem genel ve hem de özel yetkili mahkemede açılabilir.
GIDA ZEHİRLENMESİ YARGITAY KARARLARI |
“…Oluşa ve dosya kapsamına göre katılanın; sanığın yetkilisi olduğu marketten satın aldığı ve olay tarihi itibari ile son kullanma tarihi geçmiş olan sütü henüz iki yaşında olan çocuğuna içirmesi neticesi çocuğun basit tıbbi müdahale ile giderilebilir şekilde yaralandığı, sanığın da soruşturma aşamasında vermiş olduğu ifadesinde son kullanma tarihleri geçen sütleri kaldırmayı unuttuklarını ve satış reyonunda öylece kaldığını, kasıt olmadığını belirterek suçunu ikrar ettiği anlaşılmakla, sanık hakkında TCK’nın 186. maddesinde düzenlenen bozulmuş veya değiştirilmiş gıda veya ilaçların ticareti suçu yönünden hukuki durumun tayin ve takdiri gerektiği gözetilmeden, yetersiz gerekçelerle yazılı şekilde beraat kararı verilmesi hukuka aykırıdır…”(Yargıtay 12. Ceza Dairesi T.22.04.2014 2013/18698 E., 2014/9759 K.)
“…Suç tarihinden sonra 29.12.2011 tarih ve 28157 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Türk Gıda Kodeksi Mikrobiyoloji Kriterleri Yönetmeliği’nin ekinde bulunan gıda güvenilirliği kriterleri arasında kaymak yönünden koliform bakteriye yer verilmemiş ise de 13.03.2012 tarihli celsede yeminli olarak dinlenen gıda mühendisi bilirkişi tarafından “bu bakterilerin menşeinin dışkı kaynaklı bakteriler olup kişilerin hayatını ve sağlığını tehlikeye sokacak ölçüde olduğu”nun belirtilmesi ve TCK’nın 186. maddesinde “Kişilerin hayatını ve sağlığını tehlikeye sokacak biçimde bozulmuş, değiştirilmiş her tür yenilecek şeyler”in bu suçun konusunu oluşturduğunun anlaşılması karşısında suça konu edilen kaymakta bulunan koliform bakterisinin kişilerin hayatını ve sağlığını tehlikeye sokacak nitelikte olup olmadığı konusunda Adli Tıp Kurumu veya bu konuda uzman bir kurum ya da kuruluştan rapor alınmak suretiyle sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,………Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan, hükmün BOZULMASINA…..24.01.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.” (Yargıtay 20. Ceza Dairesi T.24.01.2018 2017/6087 E., 2018/500 K.)
“…Davacı vekili, müvekkilinin otelinde kalmış olan Patrick Samuel Conoly isimli İngiliz vatandaşının gıda zehirlenmesi nedeni ile Liverpooll yerel mahkemesinde seyahat sağlayıcı TUI Travel Plc şirketi aleyhine açtığı tazminat davası sonucu anılan seyahat şirketinin tazminata mahkum edildiğini, bu şirketinde reklamasyon bedeli olarak müvekkili şirketin cari hesabından 31.321,03 GBP kestiğini, davalı ile müvekkili arasında düzenlenen sigorta poliçesinde gıda zehirlenmesinin de teminat altına alındığından şimdilik 30.000,00 TL alacağın muacceliyet tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davalı vekili, olayın 18.08.2008 tarihinde meydana geldiğini TTK' nun 1420. maddesine göre 2 yıllık sürenin geçtiğini ayrıca talebin poliçe teminatı dışında olduğundan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama, iddia, savunma, toplanan delillere göre; davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosya içeriğine, bozmaya uygun karar verilmiş olmasına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA….16/12/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi. “ (Kapatılan 17. Hukuk Dairesi T.16.12.2020, 2019/5043 E.,2020/8533 K.)
“…Davacı vekili, otel işletmecisi olan müvekkilinin davalı ...ürettiği piliçleri diğer davalıdan satın aldığını, piliçleri yiyen otel müşterilerinin gıda zehirlenmesi yaşadığını, müvekkilinin tedavi ve ilaç masraflarını karşıladığını ve seyahat acentalarına reklamasyon ödemeleri yaptığını, müvekkilinin talebi üzerine piliçlerde bakteri bulunduğunun mahkemece tespit edildiğini belirterek fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 8.000 TL‘nin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı...vekili, müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, ürünlerin üretiminin denetimlerden geçerek yapıldığını, ürünlerinde bakteri bulunmadığını, bakterinin saklama ve pişirme şartlarına uyulmamasından kaynaklandığını savunarak davanın reddini istemiştir. Davalı ...vekili, davacının ürünleri gerektiği gibi pişirmediğini, müvekkilinin kusurlu olmadığını, aynı gün başka müşterilere teslim edilen ürünlerde sıkıntı yaşanmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, davacının ürünleri uygun koşullarda saklayıp pişirdiğini ispatlayamadığı, zehirlenmeye neden olan gıdanın dava konusu piliçler olduğunun sabit olmadığı, davalıların kusurlu olduğunun ispatlanmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir…” (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi T.23.06.2015, 2014/18394 E., 2015/9282 K. )
“…Dosya arasında bulunan Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bilimleri Bölümü Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığı'nın düzenlediği raporda; davacıda, venöz embolinin (pulmoner tromboemboli) gıda zehirlenmesiyle illiyet bağının bulunmadığı, bu hastalığın davacıda var olan hastalık sonrası açığa çıktığının belirtildiği, yine mahkemece alınan ve Avukat, Gıda Mühendisi ve Adli Tıp Uzmanı' ndan oluşan bilirkişi kurulu raporunda; gıda zehirlenmesi nedeniyle davacının vücut direncinin düşmesinin venöz embolinin ortaya çıkmasına yol açabileceği ve olay ile davacının hastalanması arasında illiyet bağı bulunduğu belirtilmiş, mahkemece de bu rapor benimsenerek karar verilmiş; raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi yoluna gidilmemiştir. Şu durumda, davacının iddia ettiği olay ile davalının eylemi arasında illiyet bağı bulunup bulunmadığının saptanması ve iki rapor arasındaki çelişkinin giderilmesi için Adli Tıp Kurumu Başkanlığı'ndan yeni bir rapor alınması gerekir.
Mahkemece açıklanan yönler gözetilmeyerek, yerinde olmayan yazılı gerekçeyle, karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir...” (Yargıtay 4. Hukuk Dairesi T.30.10.2008 2008/3238 E.,2008/13037 K.)
“…Davacı vekili, davacının, davalı firmaya ait Newyork' dan İstanbul'a giden uçak ile seyahati sırasında uçağın kalkışından sonra servis edilen yemek sebebiyle rahatsızlandığını, durumu kabin görevlisine bildirdiğini, uçakta yolcu olarak bulunan uzman doktor tarafından şikayetlerinin dinlenmesi sonucu zehirlenme belirtisi olduğunun tespit edildiğini, uçakta yeterli ilaç bulunmadığını, tüm yolculuk boyunca davacının rahatsızlığının devam ettiğini, ayrıca uçaktaki hosteslerin davacıya kötü davrandığını, hakaret ettiğini, havalimanına indiğinde doktora müracaat eden davacının gıda zehirlenmesi geçirdiğinin tespit edildiğini, davacının manevi yönden zarara uğradığını belirterek 8.500,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, uçuş sırasında ikram edilen ürünün son kullanma tarihi, saklama ve sıcaklık koşullarına göre gıda zehirlenmesine yol açacak bir durumunun olmadığını, davacının zehirlenmesi ile zehirlenmeye sebep olan fiil arasında illiyet bağı olmadığını, yemeklere ilişkin yolculardan başkaca şikayet olmadığını, manevi tazminat hükümlerinin uygulanamayacağını, havacılık prosedürlerinin yerine getirilerek doktor anonsu yapıldığını ve davacıya ilaç verildiğini, tazminat miktarının fahiş olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece usule ilişkin bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya göre, aynı gün uçakta seyahat eden diğer yolcuların da davacı ile aynı yemeği yediği, davacının dışında herhangi bir yolcudan bir şikayetin gelmediği, dolayısı ile servis edilen yemekten kaynaklanan herhangi bir sorunun bulunmadığı, davacıda meydana gelen etkinin değişik sebeplerden kaynaklanmış olabileceği, davalının herhangi bir kusurunun bulunmadığı, davacının zehirlendiğini ispat dahi edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA….05.04.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.” (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi T.05.04.2021 2020/5771 E., 2021/3325 K.)
Ceza avukatı hususunda bilgi almak için hukuk büromuz ile iletişime geçebilirsiniz. İnternet sitemizde yer alan tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Esra Akyıldız Yaşar'a aittir. Sitemizdeki makalelerin izinsiz olarak alınması ve kopyalanması durumunda hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. |