TAKSİRLE ADAM ÖLDÜRME SUÇU VE CEZASI

TAKSİRLE ÖLÜME NEDEN OLMA SUÇU

Taksir, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla, bir davranışın suçun kanuni tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilmesidir. Taksirle işlenen fiiller, kanunun açıkça belirttiği hallerde cezalandırılır. Dolayısıyla bu anlamda taksir, istisnai bir sorumluluktur. Taksirle adam öldürme suçu, Türk Ceza Kanunu'nun 85. maddesinde  düzenlenmiştir. Taksirle ölüme sebebiyet verme, failin dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranması sonucu neticeyi öngörememesi ile gerçekleşir. Bu suçla korunan hukuki değer,  yaşama hakkıdır.

SUÇUN MADDİ UNSURU

TCK 85. Madde hükmünde“ bir insanın ölümüne neden olan kişi” kullanılarak, bu suçun failinin herkes olabileceği anlamı çıkmaktadır. Bu suçun mağduru ise insandır. Bu suç serbest hareketli bir suç olup, hareket bakımından bir özellik göstermez. Yapılan hareket, bir insanın ölümüne sebebiyet verecek nitelikte olduğu takdirde bu suç, her türlü hareketle işlenebilir.

SUÇUN MANEVİ UNSURU

Bu suç taksirle işlenebilir. Taksir, istisnai bir kusur şeklidir. Taksirden söz edilebilmesi noktasında diğer unsurların yanı sıra iki temel unsur vardır. Bunlar TCK m.22/2 hükmünden hareketle, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık ve neticenin öngörülememesi olarak sayılabilir.

TAKSİRLE ADAM ÖLDÜRME SUÇUNUN UNSURLARI

  • Fiilin Taksirle İşlenebilir Olması 

Failin taksir sebebiyle cezalandırılması istisnaidir. Failin taksirli eylemden dolayı ceza alması, bu konuda kanunda açık bir düzenlemenin bulunmasına bağlıdır. Fail, kanunda yer almayan haller dışında taksirle işlediği suçtan ceza almaz.

  • Hareketin İradi Olması

Taksirden söz edebilmek için neticeyi meydana getiren hareketin iradi olması gerekir. Başka bir anlatımla, fail bu hareketini bilerek ve isteyerek yapmış olmalıdır. Aksi halde taksirden söz edilemez. Bu durumda kaza, tesadüf veya mücbir sebep hallerinin varlığından söz edilir.  Bu hallerin varlığında ise artık sorumluluk doğmaz. Fail, hareketi isteyerek yapmış olmasına karşın, meydana gelen neticeyi istememiş olmalıdır. Eğer fail neticeyi de istiyor idiyse, artık taksirden değil kastın varlığından söz edilir.

  • Özen Yükümlülüğün Yerine Getirilmemesi

Özen yükümlülüğü objektiftir. Eğer ki fail, gerekli dikkat ve özeni gösterseydi netice meydana gelmezdi. Ancak fail, gerekli dikkat ve özeni gösterseydi dahi neticenin meydana gelmesi kaçınılmaz idi ise artık taksirden değil, kaza ve tesadüften söz edilir. Özen yükümlülüğünün yerine getirilmediği haller; dikkatsizlik, tedbirsizlik, meslek ve sanatta acemilik, nizamat evamir talimatlara riayetsizlik gibi haller olup sadece bunlarla sınırlı değildir.

  • Neticenin Öngörülebilir Olması

Öngörülebilirlik sübjektiftir. Fail, somut olayda yaptığı eylemin sonuçlarını tahmin edebiliyor olmalıdır. Eğer neticenin öngörülebilmesi mümkün değilse failin de dikkat ve özen yükümlülüğünden söz edilemez. Bu durumda artık kaza ve tesadüften söz edilir.

  • Hareket İle Sonuç Arasında İlliyet Bağının Bulunması

Diğer suçlarda olduğu gibi taksirde de hareket ve netice arasında illiyet bağı bulunmalıdır. Taksirli eylemin gerçekleşmesi bakımından mağdurun veya üçüncü kişinin somut olaya etkisi irdelenmelidir. Üçüncü kişinin kusurlu eyleminde hareket ile meydana gelen netice arasında bir illiyet bağının varlığında herkes kendi kusurlu eyleminden sorumlu olur. Üçüncü kişinin kusursuz eylemi ise failin eylemi ile meydana gelen netice arasındaki illiyet bağı var olamaya devam eder. Mağdurun kusurlu eyleminde mağdurun kusurlu hareketi ile birlikte yeni bir illiyet bağı kurulmuşsa, failin eylemi ile netice arasındaki illiyet bağı kesileceğinden failin sorumluluğu da ortadan kalkar. Mağdurun kusursuz eyleminin  sonuca herhangi bir etkisi yoktur. Mağdurun kusurlu eyleminin failin kusurlu eylemine eklenmiş olmasında failin kusuru ortadan kalkmamakla birlikte, failin cezasında indirim yoluna gidilebilir.

BİLİNÇSİZ TAKSİR

Bilinçsiz taksir, taksirin asıl şeklidir. Fail bu durumda öngörebilir olan neticeyi öngörememektedir. Burada failin dikkatsizliği ve özensizliği söz konusudur.

BİLİNÇLİ TAKSİR

Bilinçli taksir TCK m.22/3’te “Kişinin öngördüğü neticeyi istememesine karşın, neticenin meydana gelmesi halinde bilinçli taksir vardır” şeklinde tanımlanmıştır. 
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 02.07.2019 tarihli ve 2019/1-121 E. 2019/518 K. sayılı ilamında belirttiği üzere: ''Bilinçli taksirde gerçekleşen sonuç, fail tarafından öngörüldüğü hâlde istenmemiştir. Gerçekten neticeyi öngördüğü hâlde, sırf şansına veya başka etkenlere, hatta kendi beceri veya bilgisine güvenerek hareket eden kimsenin tehlikelilik hâli, bunu öngörememiş olan kimsenin tehlikelilik hâli ile bir tutulamayacaktır. Neticeyi öngören kimse, ne olursa olsun bu sonucu meydana getirecek harekette bulunmamakla yükümlüdür. Öngörülen muhtemel neticenin meydana gelmesine kayıtsız kalınması durumunda olası kast, öngörülen muhtemel neticenin meydana gelmesinin istenmemesine rağmen neticenin meydana gelmesinin engellenemediği ahvalde bilinçli taksir söz konusu olacaktır. Diğer bir deyişle, failin neticeyi istememekle beraber neticenin meydana gelmesinin muhtemel olduğunu bilmesine rağmen duruma kayıtsız kalarak hareketini sürdürmek suretiyle muhtemel neticeyi kabullenmesi durumunda olası kast, failin neticeyi öngörmesine rağmen becerisine, şansına, tecrübesine ya da başka bir etkene güvenip neticenin meydana gelmeyeceğine inanarak gerektiğinde muhtemel neticenin gerçekleşmemesi için gerekli önlemleri de almak suretiyle hareketini sürdürmesi hâlinde ise bilinçli taksir söz konusu olacaktır.''

OLASI KAST BİLİNÇLİ TAKSİR AYRIMI

 Olası kast ve bilinçli taksir öngörme unsuru itibariye örtüşmesine rağmen, isteme unsuru bakımından ayrılmaktadır. Olası kastı bilinçli taksirden ayıran özellik, mümkün yada muhtemel olarak öngörülen neticenin kabullenilmesi, failin öngördüğü tipik neticenin meydana gelmeyeceğine yönelik bir güveni olmadan hareket etmesidir. Başka bir anlatımla, fail öyle yada böyle herhalde hareketi gerçekleştirirdim diyorsa olası kast, neticenin gerçekleşeceğini bilseydim hareketi gerçekleştirmezdim, diyorsa bilinçli taksir söz konusudur. (Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2019/10744 E, 2021/1053 K.)

TAKSİRLE ADAM ÖLDÜRME SUÇU GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME 

Taksirle adam öldürme suçunda görevli mahkeme asliye ceza mahkemesi olup, yetkili mahkeme ise suçun işlendiği yer asliye ceza mahkemesidir. Suçun bilinçli taksirle işlenmesi durumunda da görevli mahkeme, yine asliye ceza mahkemesidir. Ancak bu suç neticesinde en az bir ölüm ve birlikte bir yaralanma veyahut birden fazla ölüm meydana gelmişse, bu durumda görevli mahkeme ağır ceza mahkemesidir.

TAKSİRLE ÖLÜME SEBEBİYET VERME SUÇU ŞİKAYETE TABİ MİDİR?

Taksirle ölüme sebebiyet verme suçu, şikayete tabi değildir. Suçun işlenmesi halinde kamu davası açılır. mağdurun şikayetinden vazgeçmesi halinde hakim takdir hakkını kullanarak sanığın cezasında indirim uygulayacaktır.

TAKSİRLE ADAM ÖLDÜRME SUÇU ZAMANAŞIMI

Taksirle öldürme suçunda dava zamanaşımı süresi 15 yıl olarak belirlenmiştir. 

TAKSİRLE ADAM ÖLDÜRME SUÇUNUN CEZASI

Taksirle bir insanın ölümüne neden olan kişi, iki yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Fiil, birden fazla insanın ölümüne ya da bir veya birden fazla kişinin ölümü ile birlikte bir veya birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmuş ise, kişi iki yıldan on beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Kişinin öngördüğü neticeyi istememesine karşın, neticenin meydana gelmesi halinde bilinçli taksir vardır; bu halde taksirli suça ilişkin ceza üçte birden yarısına kadar artırılır. Taksirle işlenen suçtan dolayı verilecek olan ceza failin kusuruna göre belirlenir. Birden fazla kişinin taksirle işlediği suçlarda, herkes kendi kusurundan dolayı sorumlu olur. Her failin cezası kusuruna göre ayrı ayrı belirlenir.

TAKSİRLE ÖLDÜRME SUÇUNDA BERAAT MÜMKÜN MÜDÜR?

Taksirle ölüme neden olma suçunda incelenmesi gereken diğer bir husus, tarafların kusur durumudur. Suç isnad edilen sanığın, üzerine atılı olan suça ilişkin kusurunun bulunmaması durumunda sanık hakkında beraat hükmü uygulanacaktır. 

Ayrıca kanunda şahsi cezasızlık sebepleri düzenlenmiştir. Bu madde hükmüne göre; “Taksirli hareket sonucu neden olunan netice, münhasıran failin kişisel ve ailevi durumu bakımından, artık bir cezanın hükmedilmesini gereksiz kılacak derecede mağdur olmasına yol açmışsa ceza verilmez; bilinçli taksir halinde verilecek ceza yarıdan altıda bire kadar indirilebilir.”

TAKSİRLE ADAM ÖLDÜRME SUÇUNDA HAGB

Taksirle adam öldürme suçunun yapılan yargılaması sonucu mahkeme tarafından hükmedilen ceza, iki yıl veya daha az süreli hapis veya adlî para cezası ise; mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukukî sonuç doğurmamasını ifade eder. Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için;

  • Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,
  • Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması,
  • Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi gerekir.

Sanığın kabul etmemesi hâlinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmez. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi halinde sanık, beş yıl süreyle denetim süresine tâbi tutulur. Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün       açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez.

TAKSİRLE ADAM ÖLDÜRME SUÇU YARGITAY KARARLARI

Malpraktis Davası - Taksirle Ölüme Neden Olma Suçu 

“…Sanığın yaptığı işlemlerle ölüm arasında nedensellik bağı bulunmadığının bildirildiği, iki rapor arasında çelişki olması üzerine...Genel Kurulu'nun 03/05/2012 tarihli raporunda, ölenin akut gastroenterite bağlı dehitratasyon, intertisyel pnömoni ve gelişen komplikasyonlar sonucu öldüğünün tespit edildiği, sanığın, kusma ve 10-15 kez ishal nedeniyle iki gündür hastaneye iki kez götürülme ifadesiyle bebeğin muayenesini ve tetkiklerini yaptığı, fakat yatırılarak izleme alınmaması ve dehidratasyona yönelik tedavisinin başlanmamış olmasının bir eksiklik olduğu, ancak bebeklik çağı gastroenteritlerin hızla ilerleyerek ölüme neden olabileceği tıbben bilindiğine göre, tanı konularak uygun tedavi başlanmış olması durumunda da bebeğin kurtulmasının kesin olmadığının oy çokluğu ile mütalaa olunduğu dosyada, ancak doğru tanı konularak uygun tedaviye başlanmış olması halinde ölümün meydana gelmesi durumunda ölümün komplikasyon olarak değerlendirileceği, hiç bir tıbbi müdahalede şifa garantisi bulunmadığı kabul edilmekle birlikte meydana gelen ölümle tedavi ve teşhisteki eksiklik arasında illiyet bağı bulunması halinde bunun komplikasyon olarak değil malpraktis olarak değerlendirilmesi gerektiği, dolayısıyla mahkemenin kabulünde isabetsizlik bulunmadığı bebeğin kurtulmasının kesin olmadığı şeklindeki tespitinde malpraktis olgusunu değiştirmeyeceği ve sanığın meydana gelen ölümden sorumlu tutulmasını engelleyecek bir değerlendirme olarak kabul edilemeyeceği anlaşılmakla…Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık ve müdafinin sair temyiz itirazlarının reddine….02.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.” (Yargıtay 12. Ceza Dairesi  T. 02.04.2015   2014/9296 E.,  2015/5790 K.)

Bilinçli Taksir ve Olası Kast Ayrımı

“…Tüm bu açıklamalar kapsamında somut olay irdelendiğinde; ölen ile arasında öncesine dayalı herhangi bir husumet bulunduğu tespit edilemeyen sanığın, olay günü alkollü olmasına ve kapalı bir ortamda bulunan kalabalık masada ölen ve diğer şahıslar ile birlikte alkol almaya devam etmelerine rağmen, kendisine yapılan tüm uyarıları dikkate almadan, eline ayrı ayrı aldığı ve içine fişek basılı olan şarjörü silaha takarak tabancanın üst kızağını çekmek suretiyle atım yatağına fişek sürdüğü, sonrasında şarjörü tabancadan çıkarmasına rağmen atım yatağında fişek bulunan ve atım yatağının dolu olduğunu bildiği silahla oynarken, silahın tam karşısında bulunan ölene doğru dönük olduğu sırada, bu şekilde oynamaya devam ettiği silahın ateş alabileceğini ve ölüm neticesinin gerçekleşebileceğini öngördüğü, buna rağmen silahın namlusu ölene yönelik halde iken uyarılara aldırış etmeden gelişi güzel silahla oynamaya devam etmek suretiyle sebebiyet verdiği ve öngördüğü neticenin gerçekleşmemesi için çaba sarf etmediği, dolayısıyla kabullenip kayıtsız kaldığı ölüm neticesinden olası kastla sorumlu tutulması gerektiği, bu suretle sanığın olası kastla öldürme suçundan mahkumiyetine karar verilmesi gerekirken, suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde bilinçli taksirle öldürme suçundan sanığın mahkumiyetine karar verilmesi;…Kanuna aykırı olup, katılanlar vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, açıklanan nedenlerle isteme aykırı olarak, Adana Bölge Adliye Mahkemesi 14. Ceza Dairesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda 28.04.2021 tarihli, 2021/1024 Esas, 2021/1064 Karar sayılı "istinaf başvurularının esastan reddine" dair hükmünün 5271 sayılı CMK' nın 302/2. madde ve fıkrası uyarınca isteme aykırı olarak BOZULMASINA…” (Yargıtay 12. Ceza Dairesi T.07.07.2021   2021/3230 E.  ,  2021/5592 K.)

Taksirle Adam Öldürme Suçu Sanığın Beraati

“…İncirlik hava üssünde ABD Hava Kuvvetlerine bağlı er rütbesi ile görev yapan ...’un olay günü arkadaşları ile birlikte Seyhan Baraj Gölünde kano ile gezinti yapıp, yapay Sevgi Adasına gittikleri, saat 15:00 sıralarında yağmur yağması sebebiyle ada üzerinde bulunup, Adana Büyükşehir Belediyesine ait 210*225*260 cm ebatlarındaki sacdan imal trafo binasına sığındığı, üzerinde tehlike ve uyarı işaretleri bulunmayan, ancak kapısı üzerinde asma kilit bulunan trafo binası kapısını zorlayarak içeri girmesini müteakip, bina içindeki trafoya yaslandığı sırada elektrik akımına kapılarak öldüğü olayın yargılaması sonunda, trafo binası da dahil adı geçen belediyeden park, bahçe vs aydınlatma, bakım ve onarım işini almış bulunan ... Mühendislik adlı firmanın Adana Bölge sorumlusu olan sanık Metahan Korkmaz 'ın, trafo binası üzerine uyarı ve tehlike işaretleri koymadığı ve trafo binası kapısının yetkisiz kişilerce açılmasını engelleyecek şekilde kilitle muhafazasını sağlamadığı gerekçesiyle mahkumiyetine karar verilmiş ise de, halktan kişilerin girişinin yasak olduğu ifade edilen ada üzerindeki trafo binasına gündüzleyin, kapı ve kilidini zorlayarak giren, söz konusu kapıdan 1-1.5 metre içeride olduğu görülen trafoyu görmesine ve açık tehlikeyi anlayacak yaşta ve tecrübede olmasına rağmen içerideki trafoya yaslanan ölenin tamamen kusurlu olduğunun anlaşılması karşısında; sanığın beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi, Kanuna aykırı olup, sanık müdafinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca isteme uygun olarak BOZULMASINA…” (Yargıtay 12. Ceza Dairesi 07.07.2021 T., 2019/12288 E., 2021/5623 K.)

Taksirle Adam Öldürme Suçu – Olası Kast ve Bilinçli Taksir

“…22.04.2016 tarihli uzmanlık raporunda; "Ölene ait mont üzerinde bulunan delinme bölgeleri çevresinde atış artığına rastlanmadığı, yapılan atışın UZAK ATIŞ olduğu’’nun değerlendirildiği olayda; sanık ile ölenin düğün için çadırın içinde kurulmuş masalardan birinde yan yana oturdukları, Ahi Evran Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesinin 23.02.2016 tarihli raporunda belirtilen maktuldeki sağ 12 kot altında yaklaşık 1 cm'lik ve sol 12 kot altında 1x1 cm'lik ateşli silah yaralanmasına ait kurşun giriş ve çıkış yerinin, sanığın maktulü oturduğu hizadan vurduğunu, merminin seyir yönünün maktulün vücudunda sağdan sola doğru olduğunu ve yere paralel olduğunu gösterdiği, sanığın ve bir takım tanıkların "silahın tutukluk yaptığı, sanığın masanın altında silahı manevra yaptırırken silahın ateş aldığı vb" beyanlarının aksinin alınan uzmanlık raporuna göre silahın mermiyi kendiliğinden patlatmadığını, mekanik arızasının olmadığının belirtilmesi karşısında doğru olmadığının anlaşıldığı, ayrıca sanığın alkollü bir şekilde çadır içinde, etrafında fazlaca kişi varken ruhsatsız silahı ile ateş ederek herhangi birine silahın mermisinin isabet edebileceğini, alkollü olması nedeniyle elinin titreyebileceğini veya alkollü olması nedeniyle silahın kontrolden çıkabileceğini öngörmesine, bilmesine ve bilebilecek durumda olmasına rağmen eylemi gerçekleştirmesinde "olursa olsun" şeklinde kayıtsızlık göstererek eylemine devam ederek sonucun meydana gelmesi nedeniyle sonuçtan dolayı olası kast ile adam öldürmek suçundan sorumlu tutulması gerektiği gözetilmeden, sanığın yazılı şekilde bilinçli taksirle öldürme suçundan mahkumiyetine karar verilmesi, Kanuna aykırı olup, mahalli Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince hükmün isteme uygun olarak BOZULMASINA…”(Yargıtay 12. Ceza Dairesi 06.07.2021 T.,2020/10512 E , 2021/5515 K.)

Nitelikli Kastan Öldürme – Taksirle Adam Öldürme

“…Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanıkların nitelikli kasten öldürme ve nitelikli kasten öldürmeye teşebbüs suçlarının sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde suçların nitelikleri tayin edilmiş, savunmaları inandırıcı gerekçelerle değerlendirilip reddedilmiş, kurulan hükümlerde eleştiri nedenleri dışında bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık ...’in; olayın kız kaçırmak nedeniyle gerçekleştiğine, eylemleri kasten gerçekleştirmediğine, pişman olduğu hususunun göz önünde bulundurulması gerektiğine, sanık ... müdafiinin; duruşmada ve temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü sanığın maktul ...yı öldürmesi için bir sebep bulunmadığına, sanığın kasten öldürdüğünden bahisle hüküm verilmesinin hukuka aykırı olduğuna, olayda en ağır ihtimalle bilinçli taksirle adam öldürme halinin düşünülebileceğine, müessir fiil kastının dahi bulunmadığına, eksik bilirkişi raporuna dayanılarak eksik inceleme ile hüküm kurulduğuna, sanık hakkında haksız tahrik ve takdiri indirim nedenlerinin uygulanması gerektiğine, sanık ...’ın; atılı suçları işlemediğine, eylemlerde kastının bulunmadığına, olay nedeniyle pişman olduğuna, cezasının makul bir süreye indirilmesi gerektiğine, sanık ... müdafiilerinin; duruşmada ve temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü sanığın öldürme kastının bulunmadığına, olaya herhangi bir aktif ya da pasif müdahalesinin bulunmadığına, atılı suçları işlemediğine, tanıkların taraflı beyanları ile tasarlayarak adam öldürme suçundan ceza verildiğine, sanığın cezalandırılması cihetine gidilecekse suç vasfının taksirle adam öldürmeye teşebbüs veya buna yardımcı olmak olarak değerlendirilmesi gerektiğine, cezaların teşdiden belirlenmesinin hukuka aykırı bulunduğuna, sanığın TCK’nin 37. maddesi uyarınca asli iştirakinin söz konusu olmadığına, sanığın atılı suçları işlemediği için beraat kararı verilmesi gerektiğine, en azından TCK’nin 39 maddesinin değerlendirilmesi gerektiğine, sanık hakkında haksız tahrik hükümlerinin uygulanması gerektiğine, katılanlar vekilinin; sanıklar hakkında maktul ... ve katılan ...’ya yönelik eylemleri sebebiyle sanıklar hakkında eksik ceza tayin edildiğine yönelen ve yerinde görülmeyen diğer temyiz sebeplerinin reddiyle hükümlerin tebliğnamedeki düşünce gibi ONANMASINA, 23/06/2021 gününde oy birliğiyle karar verildi…” (Yargıtay 1.Ceza Dairesi, 24.06.2021 T., 2020/203 E., 2021/11089 K.)

Ceza avukatı ve ceza davalarından kaynaklanan uyuşmazlıklar ile ilgili İstanbulda bulunan avukatlık büromuz ile iletişime geçebilirsiniz. İnternet sitemizde yer alan tüm makale ve içeriklerin telif hakkı AKYILDIZ HUKUK BÜROSU'na aittir. Sitemizdeki makalelerin kopyalanması ve izinsiz olarak alınması durumunda hukuki ve cezai işlem yapılacaktır.