KASTEN ÖLDÜRME SUÇU NEDİR?

KASTEN ÖLDÜRME SUÇU(TCK 81)

Kasten öldürme suçu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun ikinci kısmında, Kişilere Karşı Suçlar bölümünün Hayata Karşı suçlar kısmında düzenlenmiştir. TCK 81. Madde ve devamında düzenlenen kasten öldürme suçu, bir insanın kasıtlı ve istemli şekilde öldürülmesi ile oluşur.

KASTEN ÖLDÜRME SUÇUNUN UNSURLARI 

Kasten öldürme suçu, herkes tarafından işlenebilir. Suçun mağduru herkes olabilir. Kasten öldürme suçunun maddi konusunu, canlı, nefes alan insan oluşturmaktadır. Yani anne karnında yaşayan bir bebeğe karşı işlenen suçlar, kasten öldürme suçu kapsamında kabul edilmez. Kasten öldürme suçu, ancak ceninin doğduğu andan itibaren işlenebilir. Kasten öldürme suçu, serbest hareketli bir suçtur. İcrai yada ihmali olarak işlenebilir.

KASTEN ÖLDÜRME SUÇUNUN NİTELİKLİ HALİ

Türk Ceza Kanunu 82. Maddede, kasten öldürme suçunun nitelikli hali yer almaktadır. Kasten öldürme suçunun nitelikli hallerinden biri ile işlenmesi halinde verilecek ceza arttırılır.

  • Kasten Öldürme Suçunun Tasarlayarak İşlenmesi

Kasten öldürme suçunun tasarlanarak işlenmesi halinde, verilecek ceza oranı artmaktadır. Tasarlama kavramından, önceden plan yaparak kişiyi öldürmek anlaşılabilir.

Tasarlama sonucu insan öldürme suçunda suç iyi hazırlanıp ve tertiplenir. Bu hazırlık ve tertip (örneğin pusu kurmak veya maktülü hile ile bir yere getirmek ya da götürmek gibi) suçun işlenmesini daha kesin hale getirerek olay anında maktülün savunma olanağınıda ortadan kaldırmış olur. İşte bu tertip cezanın tasarlamadan dolayı artırılmasına neden olur. Yerleşik yargısal kararlarda kabul edildiği ve tereddütsüz bir şekilde uygulandığı üzere, tasarlamadan söz edilebilmesi için; "Failin, bir kimsenin vücut bütünlüğü veya yaşam hakkına karşı eylemde bulunmaya sebatla ve koşulsuz olarak karar vermiş olması, düşünüp planladığı suçu işlemeden önce makul bir süre geçmesine ve ulaştığı ruhi sükûnete rağmen bu kararından vazgeçmeyip sebat ve ısrarla fiilini icraya başlaması ve gerçekleştirmeyi planladığı fiili, belirlenmiş kurgu dâhilinde icra etmesi" gerekmektedir. Nitekim Ceza Genel Kurulunun başta 16.04.2013 tarihli ve 3-144 sayılı olmak üzere birçok kararları da bu doğrultudadır.(Yargıtay Ceza Genel Kurulu 10.12.2019 T. , 2015/1180E. 2019/707 K.)

  • Kasten Öldürme Suçunun Canavarca Hisle Veya Eziyet Çektirerek İşlenmesi

Canavarca hisle öldürme, sırf öldürmüş olmak için öldürme, ölenin acı çekmesinden zevk duymak için öldürmedir. Eziyet çektirerek öldürme ise ölümü meydana getirme bakımından zorunlu olmayan ve ölüme takaddüm eder vahşice hareketler olup sanığın öldürme kastının yanında işkence ya da eziyet çektirme kastının da bulunması gerekmektedir. Yargıtay 1.Ceza Dairesi 2019/3198 E.,2019/5647 Kararında da bu hususa değinilmiştir.

  • Yangın, su baskını, tahrip, batırma veya bombalama ya da nükleer, biyolojik veya kimyasal silâh kullanmak suretiyle öldürme

Bu suçun genel tehlike yaratmak suçu ile karıştırılmaması gerekmektedir. Örneğin; belediye otobüsüne Molotof atılması ve  belediye otobüsündeki yolcuların ölmesi neticesinde yangın çıkarmak suretiyle nitelikli kasten öldürme suçu oluşacaktır.

  • Üstsoy veya altsoydan birine ya da eş veya kardeşe karşı işlenmesi

Suçun nitelikli halinde, suçun faile yakın olan kimselere karşı işlenmesi aranmaktadır. Bu suçun üvey anne-baba yada üvey kardeşe karşı işlenmesi durumunda nitelikli hal uygulanmaz.

  • Çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı işlenmesi

Kasten öldürme suçunun çocuğa karşı, yani 18 yaşından küçük kimseye karşı işlenmesi halinde suçun nitelikli hali uygulanacaktır. Nitekim beden ve ruh bakımından kendisini savunamayacak kimseden anlaşılması gereken; akıl hastalığı, bedensel özrü olan kimseler, çok yaşlı ve kendini savunamayacak durumda olan kimseler anlaşılmaktadır.

  • Gebe olduğu bilinen kadına karşı işlenmesi

Suçun nitelikli halinin oluşabilmesi için failin, mağdurun gebe olduğunu bilmesi gerekmektedir. Failin mağdurun gebe olduğunu bilerek öldürme kastı ile hareket etmesi, suçun nitelikli halini oluşturur.

  • Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle işlenmesi

Mağdurun yerine getirdiği kamu görevi sebebi ile öldürülmüş olması suçun nitelikli halini oluşturur. Kamu görevini ifa ettiği sırada farklı sebeplerle öldürülen kimse için suçun bu nitelikli halinden söz edilemez.

  • Bir suçu gizlemek, delillerini ortadan kaldırmak veya işlenmesini kolaylaştırmak amacıyla işlenmesi

Bir suçun gizlenmesi, suçun delillerinin ortadan kaldırılması veya suçun işlenmesini kolaylaştırmak amacıyla kasten öldürme eyleminin gerçekleştirilmesi durumunda suçun nitelikli hali oluşacaktır.

  • Kan gütme saikiyle işlenmesi

Toplum nezdinde kan davası olarak tabir edilen kan gütme saiki ile kasten öldürme suçunun işlenebilmesi için; fail, intikam hissi ile hareket etmeli ve öldürme eylemini bir görev bilinci ile gerçekleştirmelidir. Failin kasten öldürme eylemini, önceden öldürülen bir yakınının intikamını almak için gerçekleştirmesi gerekmektedir. Haksız tahrik oluşması halinde kasten öldürme suçunun bu nitelikli hali uygulanmaz. 

  • Töre saikiyle işlenmesi

Türk Dil Kurumu Türkçe Sözlüğünde "töre" kelimesinin; "bir toplulukta benimsenmiş, yerleşmiş davranış ve yaşama biçimlerinin, kuralların, görenek ve geleneklerin, ortaklaşa alışkanlıkların, tutulan yolların bütünü, adet, bir topluluktaki ahlaki davranış biçimleri, adap" olarak tanımlandığı, ayrıca "saik" kelimesinin, "sebep, güdü, kasta öngelen ve onu hazırlayan düşünce", "öldürmenin töre saikiyle gerçekleştirilmesinin" ise "öldürmeye yönelik kastın, töre anlayışının etkisi altında şekillenmesi" anlamlarına geldiği, genelde iyi davranış biçimlerini ifade etmek için kullanılan "töre" kavramının zaman zaman "kötü" davranış biçimlerini ifade etmek için de kullanılabildiği, bu anlamda, Türk Ceza Kanununun 82. maddesinin 1. fıkrasının (k) bendinin konusunu oluşturan "töre"nin, "belli bir davranışı gerçekleştirenin veya belli bir yaşam biçimini tercih edenlerin öldürülmesini gerektiren", "kötü bir töre"yi ifade ettiği, bir davranışın töreden kaynaklandığını söyleyebilmek için, bu davranışın "bir toplulukta genel olarak benimsenmiş, yerleşmiş yaşam biçimlerinden veya değer yargılarından kaynaklanmasının" gerekli olduğu, yasal düzenlemede geçen "saik" kelimesinin, öldürme fiilinin fail tarafından "başka her türlü etkiden uzak olarak sırf toplumda benimsenmiş olan genel bir davranış veya yaşam biçimine aykırı davranılmış olmasını cezalandırmayı görev addedip onun etkisiyle" işlenmesini, başka bir deyişle, "öldürme kastının, kötü törenin etkisiyle oluşması lüzumunu" ifade ettiği, bu durumdaki failin "öldürme eylemini" gerçekleştirirse toplum tarafından "saygınlık" ile ödüllendirileceğini, gerçekleştirmediği takdirde ise "kınanacağını" düşünmesi ve bu eylemi saygınlık kazanmak ya da kınanmamak için işlemesi gerektiği, dolayısıyla "töre saikiyle öldürme"den bahsedilebilmesi için, öncelikle mağdurun "toplumda genel olarak benimsenmiş olan bir davranış veya yaşam biçimine aykırı davranmış olmasının, ikinci olarak bu aykırı davranışın "ölümle" cezalandırılması gerektiğinin o toplumda yaşayanlar tarafından beklenen bir tepki olduğunun kabul edilebilmesinin, üçüncü olarak ise öldürme fiilinin fail tarafından toplumun öldürme beklentisinin yönlendirmesiyle sırf aykırı davranışın cezalandırılması görevi üstlenilerek işlenmesinin" şart olduğu, burada "toplumdan" kastedilenin "tüm ülke" olabileceği gibi "köy, mahalle, geniş aile gibi" küçük bir topluluk da olabileceği, "töre saikiyle öldürme" suçunun oluşması açısından bunlar arasında fark bulunmadığı, "töre" kavramıyla sık sık karıştırılan "namus" kavramının ise "bir toplum içinde ahlak kurallarına ve toplumsal değerlere bağlılık, iffet, doğruluk, dürüstlük" olarak tanımlandığı, bu anlamda, töre ile namusun benzer ancak farklı kavramlar oldukları, törenin belli koşullarda namusu da içine alan üst bir kavram olarak ortaya çıkabileceği durumlar var ise de, diğer koşulların bulunmadığı hallerde, sırf kişilerin sübjektif namus anlayışından, kıskançlıktan, cinsel arzu ve isteklere karşılık alamamaktan, kınamaktan, hoşlanmamaktan, tasvip etmemekten, söz geçirememekten kaynaklanan öldürme fiillerinin "töre saikiyle öldürme" olarak nitelendirilemeyeceği, aynı şekilde, toplumun tasvip etmediği veya kınadığı davranışları işleyenlerin ya da yaşam biçimini tercih edenlerin öldürülmesi" biçiminde gerçekleştirilen her fiilin de toplumdaki öldürme beklentisi açıkça ortaya konulmadan", sırf bu nedenle "töre saikiyle öldürme" olarak değerlendirilemeyeceği, buna göre, "töre cinayeti ile namus cinayetinin" aynı kavramlar olduğunun söylenemeyeceği, zira, suçta ve cezada kanunilik prensibi ile ceza hukukundaki kıyas yasağının, "töre saikiyle öldürme" suçunun uygulanma alanını bu şekilde genişletmeye izin vermeyeceği anlaşılmaktadır. (Yargıtay 1.Ceza Dairesi  2017/2867 E.,  2019/3167 K.)

KASTEN ÖLDÜRMEYE TEŞEBBÜS SUÇU

Kasten öldürme eylemi gerçekleşmesine karşın mağdurun ölmemesi durumunda, suç teşebbüs aşamasında kalır. Örneğin; defalarca ateş edilip, öldüğü zannedilen ve ormana bırakılan kişinin civarda yaşayan köylüler tarafından bulunarak kurtarılması halinde kasten öldürmeye teşebbüs suçu gerçekleşir.

“Oluş ve dosya kapsamına göre; katılanın teyzesinin kızı olan Sıddıka'nın evine annesine ait belgeleri almak için gittiği, birlikte yemek yedikleri sırada sanığın Sıddıka'ya ait eve gelerek Adil'e sinkaflı sözler söyleyerek hakaret edip yumruk attığı, daha sonra üzerinde taşıdığı tabanca ile yakın mesafeden 3 el ateş ettiği, bu atışlar neticesinde; katılanın boyun sağ yanda supraklavikular ve sağ uyluk distalde medio-anterior bölgelerinden yaralandığı anlaşılan olayda;…….. Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanığın katılanı kasten öldürmeye teşebbüs suçunun sübutu kabul…”(Yargıtay 1.Ceza Dairesi 2020/920 E., 2020/1284 K.)

KASTEN ÖLDÜRME SUÇUNUN İHMALİ DAVRANIŞLA İŞLENMESİ

Kişinin yükümlü olduğu belli bir icrai davranışı gerçekleştirmemesi dolayısıyla meydana gelen ölüm neticesinden sorumlu tutulabilmesi için, bu neticenin oluşumuna sebebiyet veren yükümlülük ihmalinin icrai davranışa eşdeğer olması gerekir. İhmali ve icrai davranışın eşdeğer kabul edilebilmesi için, kişinin; Belli bir icrai davranışta bulunmak hususunda kanunî düzenlemelerden veya sözleşmeden kaynaklanan bir yükümlülüğünün bulunması, Önceden gerçekleştirdiği davranışın başkalarının hayatı ile ilgili olarak tehlikeli bir durum oluşturması gerekir.

Belli bir yükümlülüğün ihmali ile ölüme neden olan kişi hakkında, temel ceza olarak, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine yirmi yıldan yirmibeş yıla kadar, müebbet hapis cezası yerine onbeş yıldan yirmi yıla kadar, diğer hâllerde ise on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunabileceği gibi, cezada indirim de yapılmayabilir.

KASTEN ÖLDÜRME SUÇU VE CEZASI

Bir insanı kasten öldüren kişi, müebbet hapis cezası ile cezalandırılır. Kasten öldürme suçunun; tasarlayarak, canavarca hisle veya eziyet çektirerek, yangın, su baskını, tahrip, batırma veya bombalama ya da nükleer, biyolojik veya kimyasal silâh kullanmak suretiyle, üstsoy veya altsoydan birine ya da eş veya kardeşe karşı, çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı, gebe olduğu bilinen kadına karşı, kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle, bir suçu gizlemek, delillerini ortadan kaldırmak veya işlenmesini kolaylaştırmak amacıyla, kan gütme saikiyle, töre saikiyle, işlenmesi hâlinde, kişi ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılır.

KASTEN ÖLDÜRME SUÇUNDA HAKSİZ TAHRİK

Haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işleyen kimseye, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine on sekiz yıldan yirmi dört yıla ve müebbet hapis cezası yerine on iki yıldan on sekiz yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hâllerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir." şeklinde ceza sorumluluğunu azaltan bir neden olarak düzenlenmek suretiyle, kişiye haksız fiilin etkisi altında işlediği suçtan ötürü verilecek cezadan belli bir oranda indirim yapılması öngörülmüştür. TCK'nın 29. maddesinde yer alan haksız tahrik hükümlerinin uygulanabilmesi için şu şartların birlikte gerçekleşmesi gereklidir:

  • Tahriki oluşturan bir fiil bulunmalı,
  • Bu fiil haksız olmalı,
  • Fail öfke veya şiddetli elemin etkisi altında kalmalı,
  • Failin işlediği suç, bu ruhi durumun tepkisi olmalı,
  • Haksız tahrik teşkil eden eylem mağdurdan sadır olmalıdır.

Ceza sorumluluğunu azaltan bir neden olarak düzenlenen haksız tahrik, failin haksız bir tahrikin yarattığı hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında hareket ederek bir suç işlemesini ifade eder. Bu halde fail, haksız tahrikin doğurduğu öfke veya elemin, ruhsal yapısında yarattığı karışıklığın sonucu olarak suç işlemeye yöneldiği Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararlarında da benimsenmiştir.

KASTEN ÖLDÜRME SUÇU YARGITAY KARARLARI

TASARLAYARAK ÖLDÜRME

“Somut olay incelendiğinde, sanıklar...ve ...’ın, maktül ...'in eşi olan sanık ...'nın azmettirmesi üzerine fikir ve irade birliği içerisinde yaptıkları plan .. doğrultusunda, maktulü ıssız bir yere alkol alma bahanesiyle götürerek, bir müddet alkol aldıktan sonra tabancayla maktulü hedef alarak ateş ettikleri, maktülün kaçmaya başlaması üzerine arkasından koşarak tekrar edeş ederek maktülü öldürmeleri biçiminde gerçekleşen olayda, öncelikle maktulün olay yerine alkol alma bahanesiyle götürülmesinin tasarlanan öldürme eyleminin tertiplenmesi içinde kaldığı, kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçu işlenmeden de tasarlama sonucu insan öldürme fiillerinin işlenebileceği gerçeğinin bu durumu değiştirmeyeceği kaldı ki, maktülün öldürülme anına kadar hile ile hürriyetinin kısıtlandığından haberi olmadığı, maktülün olay anında hareket serbestisinin kısıtlandığını bilmeyecek kadar kendinden geçmiş, bayılmış, veya kendini bilemeyecek derecede alkol almış bir kimse olmadığı konusunda delil bulunmadığı gözetildiğinde, hareket serbestisinin kısıtlandığını bilmesinin suçun oluşumu bakımından gerekli olduğu anlaşıldığından, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun yasal unsurlarının oluşmadığı yönündeki Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının kabul edilmesi gerektiği" düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.”(Yargıtay Ceza Genel Kurulu 10.12.2019 T., 2015/1180E, 2019/707K.)

YERİNE GETİRDİĞİ KAMU GÖREVİ NEDENİYLE KASTEN ÖLDÜRMEYE İŞTİRAK

“Yapılan yargılama sonunda toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanığın üyesi bulunduğu silahlı terör örgütünün devletin birliğini bozma ve ülke topraklarından bir kısmını devlet idaresinden ayırma amacına yönelik olarak vahamet arz eden olayları gerçekleştirdiği, sanığın sübutu kabul olunan eylemlerinin amaç suçun işlenmesi doğrultusundaki örgütsel bağlılık ile ülke genelindeki organik bütünlüğüne göre, amacı gerçekleştirme tehlikesi yaratabilecek nitelikte olduğu belirlenip, kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin edilmiş, devletin birliğini ve ülke bütünlüğü bozma, tasarlayarak ve yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle kasten öldürme suçlarının sübutu kabul edilmiş, savunmaları inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosya kapsamına göre verilen hükümlerde bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık müdafiinin temyiz dilekçesi ile duruşmalı incelemede ileri sürdüğü ve yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle, hükümlerin ONANMASINA, 18.02.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.”(Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2018/3944 E.,2019/964 K.)

SUÇUN CANAVARCA HİSLE VEYA EZİYET ÇEKTİREREK İŞLENMESİ

“Sanığın, maktullerin kendisine bilezik ve altınları vermemesinin yarattığı kızgınlık sonucu, babasının kafasına sarımsak ezmeye yarayan cisimle vurup, sonra boğazını sıkarak; annesini ise eline geçirdiği tülbent ile boğazını sıkarak öldürdüğü olayda, suçun canavarca his ile veya eziyet çektirerek işlenmesi halinin varlığını gösteren kesin ve yeterli kanıt bulunmadığı anlaşıldığı halde, 5237 sayılı TCK'nin 82. maddesinin 1. fıkrasının b bendinin uygulanmaması gerektiğinin düşünülmemesi, Yağma suçunun maktullerin konutunda meydana gelmesi nedeniyle, bu suçun düzenlendiği hüküm fıkrasındaki "149/1-d" maddesi gereğince hüküm kurması gerekirken "149/1-a" maddesi gereğince hüküm kurulmuş olması, 24.11.2015 günlü Resmi Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih, 2014/140 esas ve 2015/85 sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK'nin 53. maddesinin iptal edilen bölümleri doğrultusunda sanıkların hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması, Bozmayı gerektirmiş olup, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden, hükmün tebliğnamedeki düşünceye aykırı olarak BOZULMASINA…” (Yargıtay 1. Ceza Dairesi 14.01.2020 T., 2019/3877 E., 2020/67 K.)

KASTEN ÖLDÜRMENİN NİTELİKLİ HALİ - CANAVARCA HİSLE ÖLDÜRME

Canavarca hisle öldürmenin, sırf öldürmüş olmak için öldürme, ölenin acı çekmesinden zevk duymak için öldürme, eziyet çektirerek öldürmenin ise ölümü meydana getirme bakımından zorunlu olmayan ve ölüme takaddüm eder vahşice hareketler olup, öldürme kastının yanında işkence ya da eziyet çektirme kastının da bulunması gerektiği, somut olayda ise sanığın işlemeyi kastettiği yağma suçu için önce maktulenin başına künt cisimle vurup bayılttıktan sonra bağırmasını önlemek için ağzına bez parçaları sokmak ve devamında çok sayıda bıçak darbesiyle maktuleyi öldürdüğü nazara alındığında, sanığın canavarca hisle ya da eziyet çektirerek öldürme amacıyla hareket ettiğini kabule yeterli her türlü kuşkudan uzak kesin deliller bulunmadığı halde, sanık hakkında TCK’nin 82/1. maddesinin "h" bendi ile uygulama yapılması yeterli iken, ayrıca uygulama yeri bulunmayan aynı maddenin "b" bendinin de uygulanması,Bozmayı gerektirmiş olup…” (Yargıtay 1.Ceza Dairesi 2019/3412 E., 2020/52 K.)

YANGIN, SU BASKINI, TAHRİP, BATIRMA VEYA BOMBALAMA YA DA NÜKLEER, BİYOLOJİK VEYA KİMYASAL SİLÂH KULLANMAK SURETİYLE TASARLAYARAK ÖLDÜRMEYE TEŞEBBÜS

“Sanık hakkında kargo şirketi aracılığıyla 14/08/2006 tarihinde gönderdiği ve 23.8.2006 tarihinde kargoda patlayarak mağdure Mehtap'ın yaralanmasına neden olan bombalı paketle ilgili olarak 03/11/2006 tarihli iddianame ile Kemalpaşa Asliye Ceza Mahkemesine açılan dava sonucu aynı mahkeme tarafından verilen 29.7.2008 tarih 2006/611 Esas, 2008/609 Karar sayılı ilamın kesinleşip kesinleşmediği tespit edilerek sonucu beklenip söz konusu hükmün bozulması halinde davalar arasında hukuki ve fiili irtibat bulunduğundan davaların birleştirilmesi yoluna gidilerek sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, Bozmayı gerektirmekle, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, diğer yönleri incelenmeyen hükümlerin öncelikle bu nedenle tebliğnamedeki düşünceye uygun olarak (BOZULMASINA), 04/02/2014 gününde oybirliği ile karar verildi.”(Yargıtay 1.Ceza Dairesi 2013/4622 E.,2014/460 K.)

YANGIN ÇIKARTMAK SURETİYLE OLASI KASITLA ÖLDÜRME, TAKSİRLE ÖLDÜRME VE YARALAMA, GENEL GÜVENLİĞİN KASTEN TEHLİKEYE SOKULMASI

“Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanık ... hakkında yangın çıkartmak suretiyle olası kasıtla öldürme suçunun sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde suç niteliği tayin, cezayı azaltıcı nedenlerden takdiri indirim sebebi takdir kılınmış, savunmaları inandırıcı gerekçelerle değerlendirilip reddedilmiş, sanık ... hakkında genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçundan, karar verilmesine yer olmadığına ve sanık ... hakkında bilinçli taksirle öldürme ve yaralama suçundan elde edilen delillerin mahkumiyete yeter nitelik ve derecede bulunmadığı mahkemece kabul ve takdir kılınmış, incelenen dosyaya göre bozma üzerine verilen hükümlerde bozma nedenleri dışında bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık ... müdafiinin; eksik soruşturmaya, atılı suçu işlemediğine mahkumiyete yeterli delil bulunmadığına, hukuka aykırı delil ile karar verildiğine ve kabul ve kararın çelişkili olduğuna, sanık ... vekili ile katılanlar ..., ... ve ... vekilinin bir sebebe dayanmayan, Cumhuriyet savcısının sair husulara ilişkin ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle; Sanık ... hakkında yangın çıkartmak suretiyle olası kasıtla öldürme suçundan kurulan mahkumiyet hükmü ile sanık ... hakkında bilinçli taksirle öldürme ve yaralama suçundan kurulan beraat hükmünün tebliğnamedeki düşünce gibi ONANMASINA” (Yargıtay 1.Ceza Dairesi 2018/3085 E., 2018/4506K.)  

KAN GÜTME SAİKİ İLE ÖLDÜRME VE TASARLAYARAK ÖLDÜRME

“Oluşa ve dosya kapsamına göre, sanık ...'ın ağabeyi ...'ın, maktul ...'in ağabeyi İbrahim'in de karışmış olduğu bir olay sırasında vefat ettiği, maktulün ağabeyi hakkında kasten öldürmeye yardım etme suçundan dava açıldığı ve yargılamasının devam ettiği, bu nedenle sanığın maktulü öldürmeye karar verdiği, yaptığı plan dahilinde suçta kullandığı tüfeği internet vasıtasıyla satın aldığı, otomobil kiraladığı, olay günü bahse konu davanın duruşmasının bitmesinden sonra ailesini evine bıraktığı, maktulün evinin önüne giderek kendisini beklemeye başladığı, bir süre bekledikten sonra aracıyla yola park eden maktulün aracının önünde durduğu, akabinde aracından inerek tüfekle maktule ateş ederek öldürdüğü olayda, Sanık ...'ın öldürme kararı verip, tasarlamayı kabule elverişli makul süre içinde verdiği kararda sebat ve ısrar ederek, kararından dönmeyerek maktulü öldürdüğü, tasarlamanın şartlarının bulunduğu ve eyleminin 5237 sayılı TCK'nin 82/1-a. maddesi gereğince tasarlayarak adam öldürme suçunu oluşturduğu gözetilmeden; yazılı şekilde sadece "kan gütme saikiyle öldürme" suçundan aynı Kanunun 82/1-j maddesi uyarınca hüküm kurulması,Kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiş…”( Yargıtay 1.Ceza Dairesi 2019/4073 E.,2020/1206 K.)

TÖRE SAİKİYLE ÖLDÜRME VE BU SUÇA AZMETTİRME

“Oluşa, dosya kapsamına, özellikle katılanlar ... ve ...'nin kolluk tarafından alınan oluşa uygun beyanları, 11/12/2016 tarihli HTS inceleme tutanağı ve 07/06/2017 tarihli bilirkişi raporlarına göre; sanık ...'nin suça sürüklenen ... ..., sanıklar ... ile tanık ...'nın babası, sanık ...'in ise amcası olduğu, maktulün ise ...'nın eşi ve ...'nin gelini olduğu, ...'nın olay tarihine kadar yaklaşık sekiz yıldır cezaevinde hükümlü olarak bulunduğu, bu süre zarfında maktul ... ile ...'nin eşi tanık ......u arasında bir gönül ilişkisi başladığı, bu arada maktulün bir kız ... dünyaya getirdiği, çocuğun doğum tarihini de göz önünde bulunduran ve maktulün bu ilişkisinden emin olan aile fertleri, doğan çocuğun ...'dan olmadığını iddia ettikleri, sanıkların aldıkları karar uyarınca önce ... öldürmeyi planladıkları, kendisinin öldürüleceği kararını öğrenen ...u'nun yaşadığı ... ilini terk ederek sanıklardan kaçmak için İstanbul'a gittiği,......'da olduğunu tespit eden sanıklar ..., ... ve ...'nin, olaydan sekiz gün evvel, ... bulmak için İstanbul'a gittikleri, orada bulunan sanık ... ile de bir araya gelerek öldürmek amacıyla ... aradıkları, ancak eylemlerini gerçekleştirmeden hep beraber ...'e dönmelerinin ardından, bu kez maktulü öldürmeye karar verdikleri, bu görevi "fail" sıfatıyla yerine getirmesi için yaşı küçük olan ...'ü görevlendirdikleri, olay günü maktulün eşini cezaevinde ziyaret edeceğini öğrenen sanıkların verdikleri talimat üzerine, cezaevinin yakınındaki kahvehaneye gidip maktulü beklemeye başlayan suça sürüklenen ... ...'ün, yaklaşık bir saatlik bir bekleyişin ardından, kardeşi tanık ... ile birlikte cezaevinin kapısına doğru ilerleyen maktulü bıçaklayarak öldürdüğü, sanıkların eylemlerini gerçekleştirmeye olay tarihinden önce karar verdikleri, kararlarından dönmeyip ısrar ederek, kararları ile icrası arasında makul bir süre geçtikten sonra eylemlerini gerçekleştirdikleri anlaşılan olayda; Sanıklar ..., ... ve ...'in sübut bulan tasarlayarak ve töre saiki ile kasten öldürmeye çocuğu azmettirme suçundan TCK'nin 38/2-1, 82/1-a-k maddeleri uyarınca ayrı ayrı cezalandırılmaları yerine, delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı biçimde ayrı ayrı beraatlerine karar verilmesi, Bozma sebebine göre de; sanıklar ... ve ...'in bozmaya karşı savunmalarının, Avukatlık Kanununun 38/1 ve 5271 sayılı CMK’nin 152. Maddeleri nazara alınarak ayrı ayrı müdafiler tarafından yapılması gerektiğinin gözetilmesinde zorunluluk bulunması, Bozmayı gerektirmiş…..”(Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2019/2070E., 2019/4104K.)


Kasten öldürme suçu ve cezaları ile alakalı İstanbul ceza avukatlarından Avukat Esra Akyıldız Yaşar, alanında uzman avukatlar ile AKYILDIZ HUKUK BÜROSU’nda ceza hukuku, ceza avukatı alanında avukatlık hizmeti vermektedir. Soru ve görüşleriniz için  hukuk bürosu ile iletişime geçebilirsiniz.

İnternet sitemizde yer alan tüm makale ve içeriklerin telif hakkı AKYILDIZ HUKUK BÜROSU avukatlarından AVUKAT ESRA AKYILDIZ YAŞAR’a aittir. Sitemizdeki makalelerin kopyalanması ve izinsiz olarak alınması durumunda hukuki ve cezai işlem yapılacaktır.