YAĞMA SUÇU



Yağma suçu, Türk Ceza Kanunu’nun “Malvarlığına Karşı Suçlar” başlığı altında madde 148-150 arasında düzenlenmiştir. “Yağmanın temel şeklinin düzenlendiği TCK'nın 148. maddesinin birinci fıkrası uyarınca; kişinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştirileceği ya da mal varlığı bakımından büyük bir zarara uğratılacağından bahisle tehdit ederek veya cebir kullanarak, bir malı teslime veya alınmasına karşı koymamaya mecbur bırakılması yağma suçunu oluşturur. Suç anılan değerlere yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit veya cebir kullanılması suretiyle gerçekleşir.

Yağma; başkasının zilyetliğindeki taşınabilir malın, zilyedin rızası olmadan faydalanmak amacıyla cebir veya tehdit kullanmak suretiyle alınması olduğundan “zor yoluyla hırsızlık”, bir kişiye karşı kullanılan icbar araçlarıyla haksız bir menfaat elde etmek şeklinde de tanımlanmıştır. Hırsızlık ile yağma suçları aynı ortak unsurlara sahip olup ayrıldıkları tek nokta ya da başka bir deyişle yağmanın, hırsızlığa oranla sahip olduğu ilave unsur, malı almak için cebir veya tehdit kullanılmasıdır.

Yağma suçu amaç ve araç hareketlerden oluşan bir suçtur. İlk önce almayı gerçekleştirmek için araç hareketler olan cebir veya tehdit kullanılır, sonrasında bu cebir ve tehdidin etkisiyle malın alınması veya tesliminin sağlanması ile suç tamamlanır.”(Yargıtay Ceza Genel Kurulu T.16.03.2021, 2019/63 E., 2021/114K.)

YAĞMA SUÇUNUN CEZASI

Yağma suçunun cezası TCK 148’de düzenlenmiştir.

TCK 148

(1)Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden ya da malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından bahisle tehdit ederek veya cebir kullanarak, bir malı teslime veya malın alınmasına karşı koymamaya mecbur kılan kişi, altı yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2)Cebir veya tehdit kullanılarak mağdurun, kendisini veya başkasını borç altına sokabilecek bir senedi veya var olan bir senedin hükümsüz kaldığını açıklayan bir vesikayı vermeye, böyle bir senedin alınmasına karşı koymamaya, ilerde böyle bir senet haline getirilebilecek bir kağıdı imzalamaya veya var olan bir senedi imha etmeye veya imhasına karşı koymamaya mecbur edilmesi halinde de aynı ceza verilir.
(3)Mağdurun, herhangi bir vasıta ile kendisini bilmeyecek ve savunamayacak hale getirilmesi de, yağma suçunda cebir sayılır.

NİTELİKLİ YAĞMA SUÇU

Nitelikli yağma suçu, TCK 149 maddesinde düzenlenmiştir.

TCK 149

(1)Yağma suçunun;
a)Silahla,
b)Kişinin kendisini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle,
c)Birden fazla kişi tarafından birlikte,
d)Yol kesmek suretiyle ya da konutta, işyerinde veya bunların eklentilerinde,
e)Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
f)Var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak,
g)Suç örgütüne yarar sağlamak maksadıyla,
h)Gece vaktinde, İşlenmesi halinde, fail hakkında on yıldan on beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(2)Yağma suçunun işlenmesi sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerinin gerçekleşmesi durumunda, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.

Yağma Suçunda Daha Az Cezayı Gerektiren Koşullar

Yağma suçunda daha az cezayı gerektiren haller, TCK 150 maddesinde düzenlenmiştir. Kişi hukuki ilişkiden kaynaklanan bir alacağını tahsil etmek maksadıyla tehdit veya cebir kullanırsa, tehdit veya kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır. 

Yağma suçuna konu edilen malın değerinin az olması halinde ise verilecek ceza üçte birden yarıya kadar indirilebilir.

Yağma Suçunda Malın Değerinin Azlığı

Yağma suçunda malın değerinin azlığı hususunda somut olaya göre değerlendirme yapılarak yağma suçuna faili iten etkenler ve mağdur üzerindeki etkileri incelenir, malın değerinin azlığı konusunda indirim yapıp yapmama konusunu hakim takdir eder. Ancak yağma suçunda malın değerinin azlığı konusunda indirim uygulanması yada uygulanmaması gerekçeli olarak kararda belirtilecektir.

"Buna karşılık maddenin uygulanmasındaki en önemli ölçüt, şüphesiz değer ölçüsüdür. Ölçüye konu edilmesi gereken değer ise, fiilen gasp edilen olmayıp, eylem kastına dahil edilen olmalıdır. Bu değerin ise "indirim yapılmasını" haklı kabul ettirecek düzeyde az olması gerekmektedir.”(Yargıtay Ceza Genel Kurulu T.22.06.2021, 2019/58 E., 2021/303 K.)

“Y.C.G.K.' nın 15.12.2009 günlü, 6/242-291 esas ve karar sayılı içtihadında belirtildiği üzere, 5237 sayılı TCK'nın 145. (veya 150/2) maddelerinde veya gerekçelerinde “Daha çoğunu alabilme olanağı varken yalnızca gereksinimi kadar ve değer olarak az olan şeyi alma” koşulu yoktur. Elbette değerin az olmasına ilaveten, daha çoğunu alma olanağı varken daha azı alınmış ise; bu maddeler sanık lehine uygulanmalıdır. Ancak; her iki maddenin, yalnızca bu tanımlamayla sınırlandırılması da olanaklı değildir. TCK'nın 145 veya 150/2. maddeleri uyarınca faile verilen cezada indirim yapılabilmesi için malın değerinin az olması kural olarak yeterli olup, suç ve cezada kanunilik ilkesi ile aleyhe kıyas ve yorum yasağı gereği, kanunda bulunmayan başka bir koşul ihdas edilemez. Hâkim indirim oranını TCK'nın 3. maddesinde öngörüldüğü üzere “İşlenilen fiilin ağırlığıyla orantılı” olacak şekilde saptamalıdır.

TCK'nın 145 ve 150/2. maddelerinin uygulanmasında hâkime geniş bir takdir yetkisi tanınmış olup, TC. Anayasasının 141/3, 5271 sayılı CMK' nın 34, 223, 230 ve 289. maddeleri uyarınca sözü edilen yetki kullanılırken, keyfiliğe kaçmadan, her somut olaya uygun, yasal ve yeterli gerekçe göstermek suretiyle açıklanmalı ve uygulama yapılmalıdır. Öte yandan hâkim, TCK'nın 145 veya 150/2. maddeleriyle kendisine tanınan takdir yetkisini kullanırken, evrensel ceza hukuku prensiplerinden olan ve ceza kanunlarımızın hazırlanmasında esas alınan, kanunilik, belirlilik, orantılılık ve ölçülülük ilkeleri, kıyas ve aleyhe yorum yasağı ile mükerrer değerlendirme yasağına uygun bir değerlendirme yapmak zorundadır. Bu açıklamalardan değer az ise, verilecek cezadan mutlaka indirim yapılmalıdır gibi bir anlam da çıkartılmamalıdır. Diğer bir anlatımla indirim yapıp yapmama hususu her somut olayda özenle değerlendirilmelidir. Nitekim Yargıtay Ceza Genel Kurulunun Dairemizce benimsenen içtihatları uyarınca; rögar kapağı, plaka, sürücü belgesi, kimlik belgesi ve bankamatik kartı gibi eşyaların hırsızlık suçuna konu olması halinde, ortaya çıkan tehlike veya bunların yeniden çıkartılması için sarf edilecek emek ve mesai vb.’ de gözetilerek değer azlığı indirimi yapılmamalıdır. Bunun gibi kasten öldürme, kasten öldürmeye teşebbüs, cinsel istismar gibi ağır suçların yağma ile birlikte işlenmesi hallerinde değer azlığı indiriminin yapılmaması hukuka, vicdana ve adalete de uygun olacaktır.”(Yargıtay 6. Ceza Dairesi  T.28.12.2021, 2021/22023 E.,2021/20658 K.)

YAĞMA SUÇUNUN UNSURLARI

Yağma Suçunun Konusu

“Mülga 765 sayılı TCK’nın 495. maddesinin 1. fıkrasında düzenlenen klasik yağma suçunun konusu, madde metninde "taşınabilir bir mal" olarak belirtilmişti. Yeni Kanun’da ise suçun konusunu belirtmek bakımından sadece "mal" sözcüğü kullanılmış, bunun taşınabilir nitelikte olması aranmamıştır. Madde metnindeki bu düzenlemeden hareketle taşınmazların da bu suçun konusunu oluşturabileceği söylenebilir ise de TCK’nın 148. maddesinin gerekçesinde, suçun konusunu oluşturan malın taşınır mal olarak anlaşılması gerektiği açıkça ifade edilmiştir. Dolayısıyla yağma suçunun konusunu yalnızca taşınabilir malların oluşturacağı taşınmazların ise bu suçun konusunu oluşturamayacağı kabul edilmelidir. Taşınmazların cebir veya tehditle işgal edilerek malikinin yararlandırılamaması hâlinde ise eylem yağma suçunu değil, cebir (m.108), tehdit (m. 106) ve hakkı olmayan yere tecavüz (m. 154) suçlarını oluşturacaktır. Bir kimseyi tehdit ederek arsasını veya dairesini sattırıp parasını alma hâlinde, suçun konusu sattırılan taşınmaz olmayıp, taşınmazın satımından elde edilen ve faile verilen paradır. Buna karşılık fail cebir veya tehditle mağduru sahip olduğu taşınmazı tapu sicilinden kendisi veya bir başkası üzerine devretmeye de zorlayabilir. Böyle bir durumda suçun konusu gene taşınmaz olmayıp; taşınmazın mülkiyetini geçiren ve taşınır bir mal olan tapu senedidir. Çünkü tapuda devir işlemi yapılmaksızın taşınmazın mülkiyetinin geçmesi mümkün değildir. Mülkiyeti geçiren işlem tapu senedinin düzenlenmesi olduğuna göre, failin cebir veya tehdit kullanarak taşınmaza ait tapu senedini almış olması durumunda eylemi TCK’nın 148. maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenen senedin yağması suçunu oluşturacaktır.” (Yargıtay Ceza Genel Kurulu T. 30.03.2021, 2017/1018 E., 2021/147 K.)

Yağma Suçunun Faili

Yağma suçunun faili bakımından herhangi bir özellik öngörülmemiş olup, yağma suçu özgü suç değildir. Bu sebeple yağma suçunun faili herkes olabilmektedir.

Yağma Suçunun Mağduru

Yağma suçunun mağduru herkes olabilir. Yağma suçunun mağduru, malın zilyedi ya da zilyedin yanında olup eylem sırasında malı koruyan ya da yardım etmek isteyen ve bu sebeple cebir veya tehdide maruz kalan kişidir.

Yağma Suçunun Manevi Unsuru

“Yağma suçunun manevi öğesi “kast” tır. Failin mağdura yönelttiği cebir veya tehdidi, kendisi veya başkasına yarar sağlamak amacıyla malı teslime veya alınmasına karşı koymamaya zorlamak amacıyla hareket etmesi gerekmektedir. Yağma suçunun oluşabilmesi için malın mutlaka sahip olmak amacıyla alınması şart olmayıp geçici olarak kullanma kastı ile hareket edilmiş olması durumunda dahi eylem yağma suçunu oluşturmaktadır.”(Yargıtay Ceza Genel Kurulu T. 12.10.2021  2021/187 E., 2021/465 K.)

YAĞMA VE HIRSIZLIK SUÇUNUN FARKI

Hırsızlık ile yağma suçları esas itibariyle aynı unsurları taşımaktadır. Bu iki suç arasındaki ortak fiil,  başkasına ait olan malın alınmasıdır. Taşıdıkları bu unsurlara ek olarak yağma suçunda ek bir unsur daha bulunmaktadır ki bu unsur, malın alınması için cebir ya da tehdit kullanılmasıdır. Yani yağma suçunun oluşabilmesi için, başkasına ait olan bir malın cebir veya tehdit yoluyla alınması gerekmektedir.

Hırsızlık suçundan farklı olarak yağma suçunun oluşabilmesi için mağdurun rızasının cebir veya tehdit kullanılarak ortadan kaldırılması gerekir. Yağma suçunun tamamlanabilmesi için kullanılan cebir veya tehdidin etkisiyle mağdur malı teslim etmeli veya alınmasına karşı koyamamalıdır. Malın teslim edilmesi veya alınması, suçun konusunu oluşturan mal üzerinde mağdurun zilyetliğine son verilmesini, mağdurun bu eşya üzerinde zilyetlikten doğan tasarruf haklarını kullanmasının olanaksız hâle gelmesini ifade eder. Mal, zilyedin tasarruf olanağı ortadan kalktığı anda alınmış olacağından, bu ana kadar yapılan cebir veya tehdit, hırsızlığı yağmaya dönüştürür. Örneğin evin içindeki eşyayı alıp kapıdan çıkarken mal sahibi ile karşılaşan hırsız, ona karşı cebir veya tehdit kullanacak olursa, yağma suçu oluşur. Mal alındıktan yani hırsızlık suçu tamamlandıktan sonra, bunu geri almak isteyen kişiye karşı cebir veya tehdide başvurulması hâlinde, yağma suçundan söz edilemez. Hırsızlık suçuna konu malın geri alınmasını önlemek amacına yönelik olarak kullanılan cebir veya tehdit ayrı suçların oluşmasına neden olur. Bu durumda gerçek içtima hükümlerinin uygulanması gerekir.” (Yargıtay Ceza Genel Kurulu  T. 30.09.2021,   2019/628 E., 2021/440 K.)

“Hırsızlık suçunun başlangıcından tamamlanıncaya kadar, Zilyedin tasarruf olanağının kalkmasına kadarki aşamada kullanılan cebir veya tehdit hırsızlığı yağmaya dönüştürür. Örnek telefona bakmak için aldı, geri isteyince bıçak çekti yada öldürmekle tehdit etti ve çekip giderse, yada telefonu istedi mağdur vermeyince cebir veya tehdit kullanarak alırsa eylem yağma olur. Tehdit ve cebrin malı müştekinin hakimiyet alanından çıkarmaya yönelik olması gerekir. Sonra gerçekleşen cebir ve tehdit eylemi yağmaya dönüştürmez. Mesela telefonla görüşeceğim diye aldı isteyince tehdit etti bu yağmadır. Telefonu aldı konuşuyormuş gibi dışarı çıktı bu arada malı suç ortağına verdi yada mağdurun bulamayacağı yere sakladı hakimiyet alanına aldı bundan sonra mağdurun telefonu istemesi üzerine kendisine yönelttiği cebir veya tehdit artık hırsızlık suçunu yağmaya dönüştürmez. Hırsızlık suçu tamamlanmıştır. Yeni eylemler, hırsızlığa ilave olarak ayrıca gerçekleşme şekline göre müstakil tehdit ve müessir fiil oluşturabilir. Cebir ve tehdit malın kendisine teslimine ya da geri alınmasını engellemeye yönelik ise eylem yağmaya dönüşecek, tamamlandıktan sonra kendini kurtarmaya, olay yerinden kaçmaya yönelik ise tamamlanan hırsızlık ayrıca tehdit veya müessir fiil suçlarından ceza verilecektir.

…765 sayılı TCK' nın 495/2. maddesinde; "bir malın yağması esnasında veya akabinde fiili icra veya itmam etmek veya malı kaçırmak yahut kendisini veya şerikini cezadan kurtarmak için mal sahibine veya vaka mahalline gelen başkasına karşı cebir ve şiddet veya tehdit icra eden kimse hakkında da aynı cezaya hükmolunur" şeklinde yer alan "yağmaya dönüşen hırsızlık" düzenlemesine, "mal, zilyedin tasarruf olanağı ortadan kalktığı anda alınmış olacağından, bu ana kadar yapılan cebir veya tehdit, hırsızlığı yağmaya dönüştürür. Mal alındıktan yani hırsızlık suçu tamamlandıktan sonra bunu geri almak isteyen kişiye karşı cebir veya tehdide başvurulması halinde artık yağma suçundan söz edilemez. Hırsızlık suçuna konu malın geri alınmasını önlemek amacına yönelik olarak kullanılan cebir veya tehdit ayrı suçların oluşmasına neden olur. Bu durumda gerçek içtima hükümlerinin uygulanması gerekir" gerekçesiyle 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Kanunda; yer verilmemiştir. Bunun sonucu olarak, zilyedin hırsızlığa konu mal üzerindeki zilyetliği sona erene kadar kullanılan cebir veya tehdit, hırsızlığı yağmaya dönüştürürken, hırsızlık suçu tamamlandıktan sonra kullanılan cebir veya tehdit, eylemi yağmaya dönüştürmeyecek, hırsızlık ve kasten yaralama veya tehdit gibi iki ayrı suçun oluşmasına neden olacaktır.”(Yargıtay 6. Ceza Dairesi T. 03.06.2021 2020/2942E.,2021/10625K.)

HUKUKİ BİR İLİŞKİYE DAYANAN ALACAĞIN TAHSİLİ AMACIYLA YAĞMA SUÇUNUN İŞLENMESİ

“5237 sayılı TCK'nın 150. maddesinde sözü edilen “hukuki ilişkiye dayanan alacak” kavramı hukuki anlamda bir edimle yükümlü olan borçlunun şahsına karşı alacaklının kullandığı haktır. Alacak hakkı malvarlığına ilişkin, geçici, şahsa bağlı ve nispi bir yararlanma hakkıdır. Alacak hakkı herkese karşı değil sadece borçluya karşı ileri sürülebildiği, sınırlı sayıda ve belirli kişiler arasında söz konusu olduğu için nisbi bir haktır. Borç ilişkisinden doğan haklar sadece borçluya karşı ileri sürülebilir. Bu madde hükmünün uygulanabilmesi için fail ile mağdur arasında alacak hakkı doğuran herhangi bir hukuksal ilişkinin bulunması gereklidir. Bu hukuki ilişkinin, ilgili Kanunda belirtilen şekil şartına uygun olarak kurulmuş olması zorunlu olmayıp hukuk düzenince kabul edilebilir meşru bir ilişki olması yeterlidir. Dolayısıyla TCK'nın 150. maddesi ancak, mağdurun söz konusu hukuki ilişkiye taraf olan borçlu, failin ise alacaklı olması durumunda uygulanabilecektir (Veli Özer Özbek, Yeni Türk Ceza Kanunun Anlamı, Seçkin, Ankara, 2008, C. 2, s.1059-1061.) Bununla birlikte fail tarafından alacağın tahsili amacıyla gerçekleştirilen yağma eyleminin alacak ile orantılı olması gerekmektedir. Alacak miktarından bariz bir şekilde fazla miktarın alınması durumunda artık TCK’nın 150/1. maddesinin uygulanması mümkün değildir.” (Yargıtay Ceza Genel Kurulu T. 14.01.2020, 2017/204 E., 2020/5 K.)

YAĞMA SUÇUNDA ETKİN PİŞMANLIK

Yağma suçunda etkin pişmanlık, TCK madde 168/3’te düzenlenmiştir. İlgili hüküm uyarınca; yağma suçundan dolayı etkin pişmanlık gösteren kişiye verilecek cezanın, birinci fıkraya giren hallerde yarısına, ikinci fıkraya giren hallerde üçte birine kadarı indirilir. Fail, azmettirenin veya yardım edenin bizzat pişmanlık göstererek mağdurun uğradığı zararı aynen geri verme veya tazmin suretiyle tamamen gidererek etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanabilir. Kısmen geri verme veya tazmin halinde etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi için, ayrıca mağdurun rızası aranır.

YAĞMA SUÇUNDA UZLAŞMA

Ceza Muhakemesi Kanunu madde 253’te uzlaşmaya tabi olan suçlar düzenlenmiştir. Yağma suçu, uzlaşmaya tabi suçlar arasında sayılmadığından yağma suçuna uzlaştırma hükümleri uygulanmaz.

YAĞMA SUÇU ŞİKAYETE BAĞLI MIDIR?

Yağma suçu şikâyete tabi bir suç değildir. Yağma suçunun soruşturulması ve kovuşturulması re’sen yapılmaktadır. Bu sebeple, yağma suçu bakımından herhangi bir şikayet süresi olmayıp, şikayetten vazgeçme de söz konusu olmayacaktır.

YAĞMA SUÇU GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME

Yağma suçu, Ağır Ceza Mahkemesinin görev alanına giren suçlar arasındadır. Bu sebeple yağma suçundan yapılan yargılamalar Ağır Ceza Mahkemesinde görülmektedir. Yağma suçunda yetkili mahkeme ise suçun işlendiği yer mahkemeleridir. Yani yağma suçu sebebiyle görülecek olan davalar, yağma suçunun işlendiği yerdeki Ağır Ceza Mahkemesinde görülecektir.

YAĞMA SUÇU YARGITAY KARARLARI

Nitelikli Yağma Suçu 

“…Sanığın yağma eylemini birden fazla kişi ile birlikte, silâhla, gece vakti ve konutta gerçekleştirdiğinin anlaşılması karşısında; sanık hakkında 5237 sayılı TCK'nın 149. maddesinin 1. fıkrasının (a), (c) ve (h) bentlerinin yanı sıra (d) bendi ile de uygulama yapılması ve aynı Yasanın 61. maddesi gereğince temel ceza belirlenirken anılan bent de nazara alınarak teşdide gidilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, bozmayı gerektirmiş, o yer Cumhuriyet Savcısı ile sanık ve müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, 30/12/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.”(Yargıtay 6. Ceza Dairesi T. 30.12.2021, 2021/21729 E., 2021/20728 K.)

Yağma Suçunda Etkin Pişmanlık 

“…Sanıklar yakalandıktan sonra olayı ikrar ederek katılandan yağmaladıkları kabloları sattıkları İhsan İlter adındaki kişinin işyerini göstererek teslimini sağladıkları, yağmaladıkları 40 kg demir tablanın parasını ise kovuşturma aşamasında katılana PTT havalesiyle iade ettikleri, katılanın 02.06.2021 tarihli duruşmada, kısmi iadeden kaynaklı cezai indirime rızası olduğunu bildirdiğinin anlaşılması karşısında; kabloları sattıkları ... adındaki üçüncü kişinin iyiniyetli ise aynen geri verme veya tazmin suretiyle zararının giderilip giderilmediği, kötü niyetli ise satın alandan elde edilen paranın veya sağlanan menfaatin kazanç müsaderesine konu edilmek üzere soruşturma makamlarına teslim edilip edilmediği hususu tespit edildikten sonra, giderilmiş ise sanık hakkında soruşturma aşamasında kısmi iadenin gerçekleşmiş olması nedeniyle, daha lehe olan 5237 sayılı TCK'nın 5237 sayılı Yasanın 168/4, 168/3-1. cümlesinin indirim oranının 1/3 oranından fazla 1/2'e kadar (dahil) indirim yapılması gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde indirim yapılmak suretiyle fazla ceza tayini, Bozmayı gerektirmiş, sanık ... ve müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA…” (Yargıtay 6. Ceza Dairesi  T. 28.12.2021, 2021/23682E., 2021/20485K.)

Yağma Suçunda Dava Zamanaşımı

“…Sanık ...’ın eylemine uyan ve zamanaşımı bakımından daha lehe hükümler içeren 765 sayılı TCK’nın 499/1-2 cümlesinde tanımlanan yağma suçunun aynı Yasanın 102/2. Maddesinde öngörülen 15 yıllık olağan zamanaşımına bağlı olduğu ve sanığın savunmasının alındığı 10.10.2000 tarihinden 02/05/2016 olan hüküm tarihine kadar 104/2. maddesinde belirtilen 15 yıllık sürenin geçmiş bulunduğu gözetilmeden, sanık hakkındaki kamu davasının zamanaşımı nedeni ile düşmesine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde mahkumiyetine hükmedilmesi, bozmayı gerektirmiş, sanık ... müdafiinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK’ nın 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak sanık ... hakkında yağma suçundan açılan kamu davasının zamanaşımı nedeniyle DÜŞMESİNE, hükmün diğer kısımlarının aynen korunmasına…”(Yargıtay 6. Ceza Dairesi T. 28.12.2021, 2021/24437 E.,2021/20486 K.)

Yağma Suçunda Malın Değerinin Azlığı İndirimi 

“…Bu açıklamalardan sonra somut olay değerlendirildiğinde, mağdurun olay tarihinde saat 17.00 sularında arkadaşları olan tanıklar ... ve ... ile birlikte mahallede gezdikleri sırada suça sürüklenen çocuğun, katılandan para istediği, katılanın parasının olmadığını söylemesi üzerine, suça sürüklenen çocuğun katılana bıçak doğrultarak 113 TL değerindeki kol saatini zorla aldığı olayda, suç tarihi olan 18.09.2017 itibariyle paranın satın alma gücü ve günün ekonomik koşulları ile birlikte değerlendirildiğinde, suça sürüklenen çocuğa verilen cezada değer azlığı indiriminin yapılması gerekir. Açıklanan nedenlerle; 5237 sayılı TCK’nın 150/2. maddesiyle suça sürüklenen çocuğa verilen cezadan değer azlığı nedeniyle indirim yapılması hususunun gözetilmemesi, bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk müdafiinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA…” (Yargıtay 6. Ceza Dairesi  T. 28.12.2021, 2021/22023E., 2021/20658 K.)

Yağma Suçunun Tamamlanması 

“…1-) Mağdur anlatımları, olay tutanağı, tüm dosya içeriğine göre; 07/06/2014 tarihinde, suçun işlendiği Keçiören ilçesinde güneşin yaz saati uygulamasına göre saat 20.20’de battığı ve yağma eyleminin mağdura karşı, gündüz vakti saat 21.00 sıralarında gerçekleştirildiğinin anlaşılması karşısında; sanık hakkında, koşulları oluşmadığı halde 5237 sayılı TCK’nin 149/1. maddesinin (h) bendine yer verilmesi suretiyle fazla ceza tayini, 2-) 07/06/2014 tarihinde saat 21.00 sıralarında, ikamet ettiği apartmana girmek üzere olan katılan ...’un ağzını kapatıp, elinde bulunan çantasını zorla aldıktan sonra kaçan ve kaçış esnasında yakalanmamak amacıyla katılana ait çantayı yere bırakan sanığın eyleminin, tamamlanmış yağma suçunu oluşturduğu gözetilmeden yazılı şekilde uygulama yapılması bozmayı gerektirmiş, sanık ... savunmanının temyiz itirazı bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle isteme uygun olarak BOZULMASINA…” (Yargıtay 6. Ceza Dairesi T. 17.04.2019, 2016/5394 E., 2019/2519 K.)

Yağma suçu ve ceza avukatı hususlarında hukuk büromuza müracaat edebilir, Silivri hukuk büromuz ile iletişime geçebilirsiniz. İnternet sitemizde yer alan tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Esra Akyıldız Yaşar'a aittir.