MİRASTA SAKLI PAYIN İHLALİ VE TENKİS DAVASI

TENKİS DAVASI

Miras bırakanın yapmış olduğu tasarrufların saklı paylara zarar gelmeyecek hale getirilmesi işlemine tenkis denir. Tenkis davası,  miras bırakanın tasarruf oranını aşması durumunda bu aşan kısmın etkisizleştirilmesi ve hak ihlallerin giderilmesi amacıyla, kural olarak saklı paylı mirasçılar tarafından açılan davadır. Tenkis davası yenilik doğurucu ve şahsi bir dava niteliği taşımaktadır. Bu dava ancak miras bırakanın ölümü halinde açılabilir. Tenkisin şartlarının oluşabilmesi için miras bırakanın ölüme bağlı tasarrufları ve sağlararası bağışlamaları ile tasarruf oranını aşması ve mirasçıların saklı payını ihlal etmesi gerekmektedir.

MİRASTA TENKİS DAVASI VE SAKLI PAY 

Miras bırakan, bazı mirasçılarının belirli payları üzerinde tasarruf yetkisine haiz değildir. İşte bu tasarruf edemeyeceği kısım saklı pay kurumudur (TMK m.505, 506). Buradaki amaç, bazı mirasçıların en azından belirli bir miktar hak elde etmeleridir. Tenkis davasıyla birlikte, bu hakların ihlali önlenmeye çalışılmaktadır. Saklı paya tecavüz eden bütün ölüme bağlı tasarruflar tenkise tabidir. Ancak sağlar arası tasarrufların yalnız kanunda sayılan kısmı kadarı (TMK m.565) tenkise tabidir.

“Tenkis (indirim) davası, miras bırakanın saklı payları zedeleyen ölüme bağlı veya sağlar arası kazandırmaların (bağış) yasal sınıra çekilmesini amaçlayan, öncesine etkili, yenilik doğurucu (inşai) davalardandır. Tenkis davasının dinlenebilmesi için öncelikli koşul; miras bırakanın ölüme bağlı veya sağlar arası bir kazandırma işlemi ile saklı pay sahiplerinin haklarını zedelemiş olmasıdır. Saklı payların zedelendiğinden söz edilmesi ise kazandırma konusu tereke ile kazandırma (temlik) dışı terekenin tümü ile bilinmesiyle mümkündür. Tereke miras bırakanın ölüm tarihinde bırakmış olduğu malvarlığı kıymetleri ile iadeye ve tenkise tabi olarak yaptığı kazandırmalardır. Bunlar terekenin aktifini oluşturur. Miras bırakanın borçları, bakmakla yükümlü olduğu kişilerin 743 sayılı Kanun uygulanacaksa bir aylık 4721 sayılı Kanun uygulanacaksa üç aylık nafakası, terekenin defterinin tutulması, mühürlenmesi, cenaze masrafları gibi giderler de pasifidir. Aktiften belirtilen borçların indirilmesi net terekeyi oluşturur. Tereke bu şekilde tespit edildikten sonra mirasın açıldığı tarihteki fiyatlara göre değerlendirilmesi yapılarak parasal olarak miktarının tespiti gerekir. (TMK m.565) Miras bırakanın TMK' nin 564. maddesinde belirlenen saklı paya tecavüz edip etmediği bulunan bu rakam üzerinden hesaplanır. Tasarruf oranı aşılmış ise tasarrufun niteliğine göre icap ederse kazandırma işleminde, saklı payları zedeleme kastının bulunup bulunmadığı objektif (nesnel) ve sübjektif (öznel) unsurlar dikkate alınarak belirlenmelidir. Zira tasarruf oranını aşan her kazandırmada saklı payları zedelenen kastının varlığından söz edilemez.” (Yargıtay 1. Hukuk Dairesi   2020/3146 E., 2021/2915 K.)

TENKİSE TABİ KAZANDIRMALAR

Ölüme Bağlı Tasarruflar

Tenkis, mirasbırakanın arzusunun başka türlü olduğu tasarruftan anlaşılmadıkça, mirasçı atanması yoluyla veya diğer bir ölüme bağlı tasarrufla elde edilen kazandırmaların tamamında, orantılı olarak yapılır. Ölüme bağlı tasarrufla kazandırma elde eden kimse, bazı vasiyetleri yerine getirmekle yükümlü kılınmışsa, kazandırmanın tenkise tâbi tutulması hâlinde, bu kimse mirasbırakanın arzusunun başka türlü olduğu tasarruftan anlaşılmadıkça vasiyet borçlarının da aynı oranda tenkis edilmesini isteyebilir. (TMK 563)

Bölünmez Mal Vasiyeti

Değerinde azalma meydana gelmeksizin bölünmesine olanak bulunmayan belirli bir mal vasiyeti tenkise tâbi olursa, vasiyet alacaklısı, dilerse tenkisi gereken kısmın değerini ödeyerek malın verilmesini, dilerse tasarruf edilebilir kısmın değerini karşılayan parayı isteyebilir. Tasarruf konusu malın vasiyet alacaklısında kalması durumunda, malın tenkis sebebiyle vasiyet borçlusuna verilmesi gereken, aksi hâlde tasarruf oranı içinde kalan kısmının karar günündeki değerinin para olarak ödetilmesine karar verilir. Bu kurallar, sağlararası kazandırmaların tenkisinde de uygulanır. (TMK 564)

Sağlararası Kazandırmalar

TMK 565 maddesinde geçen aşağıda belirtilen karşılıksız kazandırmalar, ölüme bağlı tasarruflar gibi tenkise tâbidir: 

  • Mirasbırakanın, mirasçılık sıfatını kaybeden yasal mirasçıya miras payına mahsuben yapmış olduğu sağlararası kazandırmalar,geri verilmemek kaydıyla altsoyuna malvarlığı devri veya borçtan kurtarma yoluyla yaptığı kazandırmalar ya da alışılmışın dışında verilen çeyiz ve kuruluş sermayesi,
  • Miras haklarının ölümden önce tasfiyesi maksadıyla yapılan kazandırmalar,
  • Mirasbırakanın serbestçe dönme hakkını saklı tutarak yaptığı bağışlamalar ve ölümünden önceki bir yıl içinde âdet üzere verilen hediyeler dışında yapmış olduğu bağışlamalar,
  • Mirasbırakanın saklı pay kurallarını etkisiz kılmak amacıyla yaptığı açık olan kazandırmalar.

Tenkis Davasında Geri Verme Borcu 

Kendisine tenkise tâbi bir kazandırma yapılmış olan kimse iyiniyetli ise, sadece mirasın geçmesi anında kazandırmadan elinde kalanı geri vermekle yükümlüdür; iyiniyetli değilse, iyiniyetli olmayan zilyedin geri verme borcuna ilişkin hükümlere göre sorumlu olur. Miras sözleşmesiyle elde ettiği kazandırma tenkise tâbi tutulan kimse, bu kazandırma için mirasbırakana verdiği karşılığın tenkis oranında geri verilmesini isteyebilir. (TMK 566)

Hayat Sigortalarında Tenkis Davası

Mirasbırakanın kendi ölümünde ödenmek üzere üçüncü kişi lehine hayat sigortası yaptığı veya böyle bir kişiyi lehdar olarak sonra belirlediği ya da sigortacıya karşı olan istem hakkını sağlararası veya ölüme bağlı tasarrufla karşılıksız olarak üçüncü kişiye devrettiği hâllerde, sigorta alacağının mirasbırakanın ölümü zamanındaki satınalma değeri tenkise tâbi olur. (TMK 567)

İntifa Hakkı ve İrat Bakımından Tenkis Davası

Mirasbırakan, tahmin edilen devam sürelerine göre sermayeye çevrilmeleri hâlinde tasarruf edilebilir kısmı aşan intifa hakkı veya irat borcu ile terekesini yükümlü kılarsa, mirasçıları, intifa hakkının veya irat borcunun tenkisini ya da tasarruf edilebilir kısmı vererek bu yükümlülüğün kaldırılmasını isteyebilirler. (TMK568)

TENKİS DAVASINI KİMLER AÇABİLİR?

Kural olarak tenkis davasını TMK 560/1 uyarınca yalnızca saklı paylı mirasçılar açabilir. Her saklı paylı mirasçı bu davayı bağımsız olarak açabilir. Ancak saklı paylı mirasçının fiil ehliyeti yoksa tenkis davasını onun adına kanuni temsilcisi açacaktır.

İstisnai olarak saklı paylı mirasçıların alacaklıları ve iflas masası da tenkis davası açabileceği MK 562 hükmünde düzenlenmiştir. Bu alacaklılar ancak alacaklısı oldukları saklı paylı mirasçı hakkında ellerince aciz vesikası bulundurdukları takdirde bu davayı açabilirler. Saklı paylı mirasçının iflas etmiş olması halinde ise ancak iflas masası tenkis davası açabilir. Ancak alacaklıların ve iflas masasının, tenkis davası açacağını saklı payı zedelenen mirasçıya ihtar etmesi gerekmektedir. Mirasbırakan, tasarruf edebileceği kısmı aştığında, saklı payı zedelenen mirasçı, iflâsı hâlinde iflâs dairesinin veya mirasın geçtiği tarihte kendisine karşı ellerinde ödemeden aciz belgesi bulunan alacaklıların ihtarına rağmen tenkis davası açmazsa, iflâs idaresi veya bu alacaklılar, alacaklarının elde edilmesi için gerekli olan oranda ve mirasçıya tanınan süre içinde tenkis davası açabilirler. Mirasçılıktan çıkarılanın çıkarma tasarrufuna itiraz etmemesi durumunda da iflâs idaresi veya alacaklılar, aynı koşullarla tenkis davası açabilirler.

Türk Medeni Kanununun 562. maddesi gereğince miras bırakan, tasarruf edebileceği kısmı aştığında, saklı payı zedelenen mirasçı, iflası halinde iflas dairesinin veya mirasın geçtiği tarihte kendisine karşı ellerinde ödemeden aciz belgesi bulunan alacaklıların ihtarına rağmen tenkis davası açmazsa, iflas idaresi veya bu alacaklılar, alacaklarının elde edilmesi için gerekli olan oranda ve mirasçıya tanınan süre içinde tenkis davası açabilirler.

Mirasçılıktan çıkarılanın çıkarma tasarrufuna itiraz etmemesi durumunda da iflas idaresi veya alacaklılar, aynı koşullarla tenkis davası açabilirler.” (Yargıtay 14. Hukuk Dairesi  2018/911 E.  ,  2019/3250 K.)

Mirastan feragat sözleşmesi ile miras hakkından vazgeçen, mirastan ıskat edilen mirasçılar, tenkis talep edemez. Tenkis davasını açan mirasçı, dava açıldıktan sonra vefat etmişse, ölen kişinin mirasçıları davaya devam edebilir.

TENKİS DAVASI YETKİLİ VE GÖREVLİ MAHKEME

Tenkis davasında görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi’dir. Yetkili mahkeme ise miras bırakanın yerleşim yeri olan Asliye Hukuk Mahkemesidir. Miras bırakanın tasarruflarının iptali veya tenkisi, mirasın paylaştırılması ve miras sebebiyle istihkak davaları bu yerleşim yeri mahkemesinde görülür.(TMK 576/2)

TENKİSTE SIRA

Tenkis, saklı pay tamamlanıncaya kadar, önce ölüme bağlı tasarruflardan; bu yetmezse, en yeni tarihlisinden en eskisine doğru geriye gidilmek üzere sağlararası kazandırmalardan yapılır. Kamu tüzel kişileri ile kamuya yararlı dernek ve vakıflara yapılan ölüme bağlı tasarruflar ve sağlararası kazandırmalar en son sırada tenkis edilir.

TENKİS DAVASI ZAMANAŞIMI

Tenkis davası açma hakkı, mirasçıların saklı paylarının zedelendiğini öğrendikleri tarihten başlayarak bir yıl ve her hâlde vasiyetnamelerde açılma tarihinin, diğer tasarruflarda mirasın açılması tarihinin üzerinden on yıl geçmekle düşer. Bir tasarrufun iptali bir öncekinin yürürlüğe girmesini sağlarsa, süreler iptal kararının kesinleşmesi tarihinde işlemeye başlar. Tenkis iddiası, def'i yoluyla her zaman ileri sürülebilir (TMK 571).

TENKİS DAVASI YARGITAY KARARLARI

Tenkis Davası – Tapu İptali ve Tescil

“…Dosya içeriğine, toplanan delillere ve özellikle, çekişmeli payları edinme tarihinde davalı ...’nın iş hayatının başlangıcında olduğu, yaşça büyük olmadığı, taşınmazı satın alabilecek ekonomik gücünün bulunmadığı, dinlenen tanık beyanlarına göre taşınmaz üzerinde faaliyet gösteren fabrikadaki işleri mirasbırakan ile ortağı ...’nin sürdürdüğü, müşteriler ile ilgilendikleri, esnaf odasından gelen kayıtlar ile de bu durumun uyumlu olduğu, tarafların annesi olan tanık ... tarafından da satış bedellerinin mirasbırakan tarafından ödendiğinin doğrulandığı, bu kapsamda hem 31.05.1983 tarihinde hem de 18.06.1990 tarihinde yapılan temlikler yönünden bedelin mirasbırakan tarafından ödendiği ve saklı pay kurallarını etkisiz kılma amacıyla hareket edildiğinin kanıtlandığı anlaşılmıştır. Davalı vekilinin tenkis isteminin kabulüne yönelik temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine...Davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince; Hükme esas alınan 27.03.2017 tarihli tenkis raporunun doğru olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur. Şöyle ki; davacının, mirasbırakan babası ...’in gerçekte bedelini bizzat ödeyip, üçüncü kişiden satın aldığı çekişmeli taşınmazdaki toplam 17/32 payı saklı pay kurallarını etkisiz kılmak amacıyla tapu siciline yarar sağlamak istediği davalı adına kaydettirdiği iddiasında bulunduğu, celp edilen tapu kayıtları ile de mirasbırakan tarafından davalıya doğrudan bir pay temliki yapılmadığı ortaya çıkmıştır.

Mahkemece, davalıya kazandırılan payın murisin ölüm tarihindeki değeri keşif neticesinde belirlenmiş, belirlenen bu değer üzerinden yapılan tenkis hesabı ile (27.03.2017 tarihli rapor ) davacının saklı payının ihlal edildiği gerekçesiyle tenkis isteğinin kabulü yoluna gidilmiştir. Ne var ki, eldeki davada gizli bağış iddiası olduğundan, murisin davalıya para bağışladığı gözetilerek, elden bağışlanan bu paranın murisin ölüm tarihinde ulaşacağı miktarın denkleştirici adalet ilkesi uyarınca tespit edilmesi ve tespit edilen bu değer üzerinden tenkis hesabının yapılması gerekmektedir. Öte yandan, davacı tarafından davalıya kazandırılan payın akitte gösterilen bedelden daha yüksek bir bedel ödenerek temlik alındığı hususu ispatlanamadığından akitte gösterilen satış bedelinin dikkate alınması ve murisin ölüm tarihine göre güncellenmesi gerekmektedir. Hal böyle olunca, yukarıda açıklandığı üzere 31.05.1983 ve 18.06.1990 tarihli akitlerde çekişmeli paylar için ödenen satış bedellerinin murisin ölüm tarihinde ulaşacağı miktarın denkleştirici adalet ilkesi uyarınca tespit edilmesi, tespit edilen miktar üzerinden tenkis raporunun alınması, sabit tenkis oranının saptanması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.”(Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 01.07.2021T., 2019/3133 E, 2021/3683 K.)

Mirastan Iskat – Tenkis Davası        

“…Somut olayda, mahkemece mirastan ıskat sebebi olarak gösterilen olayların kanıtlanamadığı kabul edildiğinden; TMK'nın 512/3. maddesi uyarınca ıskat sonucu ölüme bağlı tasarrufun mirasçının saklı payı dışında yerine getirilmesine karar verilmesi gerekirken davanın kısmen kabulüne karar verilmesi ve tenkis hesaplaması yapılması doğru görülmemiş ve bu husus kararın bozulmasını gerektirmiş ise de yeniden yargılamayı gerektirmediğinden 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438/7. maddesi gereğince hüküm sonucunun düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.”(Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 17.05.2021 T., 2018/3342 E.,2021/3230K.)

Mirasta Denkleştirme – Tenkis Davası

" .... Mirasta denkleştirme davalarında, sadece yasal mirasçı aleyhine denkleştirme talebinde bulunulabilir, yasal mirasçı olmayanlara yapılan kazandırma denkleştirmeye tabi değildir. Miras bırakandan sağlar arası kazandırma olmalıdır. Ölüme bağlı tasarrufla yapılan kazandırma denkleştirmeye tabi değildir. Kazandırma karşılıksız olmalıdır. Kazandırma, miras payına mahsuben (iadeye tabi olarak) yapılmalıdır. Bağış amaçlı yapılan kazandırmalar denkleştirmeye (iadeye) tabi yapılan kazandırma aksi miras bırakan tarafından açıkça belirtilmemişse karine olarak denkleştirmeye (iadeye) tabidir. Altsoya yapılan sağlar arası kazandırmanın denkleştirmeye tabi olmadığını davalı (altsoy) ispatlamalıdır. Altsoy dışındaki yasal mirasçılara yapılan kazandırma, karine olarak denkleştirmeye (iadeye) tabi değildir. Altsoy dışındaki yasal mirasçıya yapılan kazandırmanın Denkleştirmeye (iadeye) tabi olduğunu davacı ispatlamalıdır. Miras bırakanın iradesinin denkleştirmeye (iadeye) tabi olup olmadığının ispatı şekle tabi değildir, her türlü delille ispatlanabilir. İade edilecek mal varlığı yönünden seçim hakkı davalınındır; ister aynen iade eder, isterse bedelini öder. Miras payının aşan kısmının davalıda kalması miras bırakanın iradesinden anlaşılıyorsa, aşan kısım için iade istenemez. Denkleştirme, denkleştirme anındaki değere göre yapılır. Denkleştirmede sebepsiz zenginleşme hükümleri uygulanır. Islah olmadıkça ya da terditli dava açılmamışsa kendiliğinden tenkis davasına dönüşmez. " (Yargıtay 14. Hukuk Dairesi, E: 2016/9041, K: 2019/3588, T: 18.04.2019)

Tenkis Davası Hak Düşürücü Süre

“…Hemen belirtilmelidir ki, Türk Medeni Kanunu'nun 571/1. maddesinin '' Tenkis davası açma hakkı, mirasçıların saklı paylarının zedelendiğini öğrendikleri tarihten başlayarak bir yıl ve her halde vasiyetnamelerde açılma tarihinin, diğer tasarruflarda mirasın açılması tarihinin üzerinden on yıl geçmekle düşer '' şeklinde olduğu, öğrenme tarihinin murisin ölüm tarihi olabileceği gibi, somut olayın özelliğine göre murisin ölüm tarihinden sonraki bir tarihin de olabileceği, bir başka ifadeyle murisin ölüm tarihinden sonra da davacıların saklı paylarının zedelendiğini öğrenmelerinin mümkün olduğu kuşkusuzdur. Bu durumda, hak düşürücü sürenin hesabında davacının öğrenme tarihi olarak ileri sürdüğü tarihin esas alınması gerekir. Davalı tarafın bu tarihten daha önceki bir tarihte davacının saklı payının zedelendiğini öğrendiğini iddia etmesi durumunda bu iddiasını ispat zorunluluğunda olduğu da kuşkusuzdur.

Somut olayda; mirasbırakanın 18.08.2012 tarihinde öldüğü, davanın 14.04.2015 tarihinde açıldığı, tarafların yargılama sırasında tenkise konu işlemin öğrenme tarihine ilişkin beyanda bulunmadıkları, mahkemece dava konusu taşınmazlarda davacılar tarafından 16.08.2012 tarihinde işlem yapılmak suretiyle temliğin öğrenilmiş olduğu kabul edilerek davanın hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmiş ise de; davacıların temyiz dilekçelerinde bağış işlemini dava konusu taşınmazlara ilişkin olarak yapılan 09.06.2014 tarihli kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile öğrendiklerini beyan ettikleri anlaşılmaktadır. Hâl böyle olunca; TMK 571. maddesi gereğince davanın süresinde açılıp açılmadığının araştırılması, bu hususta taraf delillerinin toplanması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde karar verilmesi isabetsizdir. Davacıların bu yönlere değinen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA…” (Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 28.04.2021 T., 2020/2189 E, 2021/2676 K.)

Tenkis Hesabı

"Dava, tenkis isteğine ilişkindir. Davacılar, mirasbırakan anneanneleri ...’nun düzenlediği vasiyetname ile mal varlığını davalı oğluna vasiyet ettiğini, saklı paylarının ihlal edildiğini ileri sürerek, vasiyetnamenin tenkisine karar verilmesini istemişlerdir. Davalı, zamanaşımı itirazında bulunup davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen kararın temyizi üzerine Dairece “...davalının saklı pay sahibi mirasçı olması nedeniyle, saklı payı düşüldükten sonra kalan temlike konu miktar üzerinden sabit tenkis oranının belirlenmesi gerekirken bu hususun gözardı edilerek hatalı düzenlenen bilirkişi raporunun hükme esas alınmış olması doğru değildir...” gerekçesiyle bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Hemen belirtmek gerekir ki; hesap bilirkişisinden bozma ilamına uyularak alınan rapor sonucunda sabit tenkis oranının belirlenmesinde kural olarak isabetsizlik yoktur. Ne var ki; bozma ilamında sabit tenkis oranına göre bölünemeyen malın, karar tarihindeki rayice göre değeri belirlenmeli ve bu değerin sabit tenkis oranıyla çarpımından bulunacak naktin ödenmesine karar verilmesi gerektiğine işaret edilmesine rağmen mahkemece bozma ilamına uyulduğu belirtildikten sonra bozma öncesi 10.04.2015 tarihli celsesinde taraf vekillerinin taşınmaz değerinin 400.000,00 TL edeceğine dair ortak beyanları esas alınarak hesap yapılması hatalıdır.

Hal böyle olunca; taşınmazın gerektiğinde yeniden keşif yapılarak güncel değeri belirlenmek suretiyle karara en yakın tarihteki rayiç değeri belirlenerek bu değerin sabit tenkis oranıyla çarpımından bulunacak nakdin ödenmesine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur. Davacılar vekilinin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA…” (Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 30.03.2021 T., 2020/3524 E., 2021/1882 K.)