KASTEN YARALAMA SUÇU VE CEZASI

KASTEN YARALAMA SUÇU NEDİR?

Kasten yaralama suçu, TCK 86, 87’de ‘vücut dokunulmazlığına karşı suçlar’ başlığı altında düzenlenmiştir. Bir başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan her çeşit hareket bu suçu oluşturabilir. Bu suç bakımından hareketin bedene yönelik ve acı verir nitelikte olması şart değildir. Algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan hareketler de bu suç bakımından yeterlidir. Kasten yaralama suçu, icrai veya ihmali olarak da işlenebilir. Kasten yaralama suçunun ihmali davranışla işlenmesi hali, TCK 88’de “Kasten yaralamanın ihmali davranışla işlenmesi” başlığı altında düzenlenmiştir. Buna göre ihmali hareketteki haksızlık, icrai hareketteki haksızlığa göre daha az yoğun olduğu düşüncesiyle, kasten yaralama suçu bakımından da cezayı indirebilen bir sebeptir.

NETİCESİ SEBEBİYLE AĞIRLAŞMIŞ YARALAMA SUÇU

Kişi, suç oluşturan bir hareketi gerçekleştirirken, oluşmasını istediği sonuçtan daha ağır veya daha farklı bir sonuç meydana gelebilir. Meydana gelen neticenin failin gerçekleştirmek istediği neticeden daha ağır veya daha farklı olması halinde, netice kastı aşmış olur. İşte cezanın ağırlaşması sonucunu doğuran bu suç tipine netice sebebiyle ağırlaşmış suç denilmektedir. Neticesi sebebiyle ağırlaşmış suç, TCK madde 23’te düzenlenmiştir. Buna göre; Bir fiilin, kastedilenden daha ağır veya başka bir neticenin oluşumuna sebebiyet vermesi halinde, kişinin bundan dolayı sorumlu tutulabilmesi için bu netice bakımından en azından taksirle hareket etmesi gerekir.

Kişi, her ne kadar basit yaralama maksadıyla bir eylemde bulunmuş olsa da, bu eylemi sonucunda istediği neticeden daha ağır veya farklı neticeler meydana gelebilir. Böyle bir durumda neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçundan söz edilir. Kasten yaralama suçunun netice sebebiyle ağırlaşmış olması, cezayı arttıran bir durumdur. Neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçunun cezası ise TCK madde 87 hükmünde düzenleme alanı bulmaktadır.

KASTEN YARALAMA SUÇUNDA KORUNAN HUKUKİ DEĞER

Kasten yaralama suçu ile korunan hukuki değer, vücut bütünlüğü ve dokunulmazlığı hakkıdır. Bu durum Anayasa madde 17’de “Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir. Tıbbi zorunluluklar ve kanunda yazılı haller dışında, kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamaz; rızası olmadan bilimsel ve tıbbi deneylere tabi tutulamaz. Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz.” şeklinde ifade edilmiştir.

Kişinin kendi vücut bütünlüğü üzerindeki tasarruf yetkisi, müdahalenin basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek derecede olması ile sınırlıdır. Aksi takdirde kişinin rızasının olması, müdahaleyi hukuka uygun hale getirmez.

KASTEN YARALAMA SUÇUNDA HAKSIZ TAHRİK

Haksız tahrik, Türk Ceza Kanunu madde 29’da düzenlenmiştir. Hükme göre; “Haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işleyen kimseye, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine on sekiz yıldan yirmi dört yıla ve müebbet hapis cezası yerine on iki yıldan on sekiz yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hallerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir.” Hükümden de anlaşılacağı üzere, kasten yaralama suçunu işleyen bir kimsenin belirlenen temel cezası 1/4 ile 3/4 arasında bir indirime tabi olur.

KASTEN YARALAMA SUÇU VE CEZASI

Kasten Yaralama - TCK 86: 
1) Kasten başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Kasten yaralama fiilinin kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbî müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif olması hâlinde, mağdurun şikâyeti üzerine, dört aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.
(3) Kasten yaralama suçunun;
a)Üstsoya, altsoya, eşe, boşandığı eşe veya kardeşe karşı,
b)Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
c)Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,
d)Kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
e) Silahla,
f)Canavarca hisle, İşlenmesi halinde, şikâyet aranmaksızın, verilecek ceza yarı oranında, (f) bendi bakımından ise bir kat artırılır.

NETİCESİ SEBEBİYLE AĞIRLAŞMIŞ YARALAMA SUÇU VE CEZASI

Neticesi Sebebiyle Ağırlaşmış Yaralama - TCK 87:
(1)Kasten yaralama fiili, mağdurun;
a)Duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına,
b)Konuşmasında sürekli zorluğa,
c)Yüzünde sabit ize,
d)Yaşamını tehlikeye sokan bir duruma,
e)Gebe bir kadına karşı işlenip de çocuğunun vaktinden önce doğmasına neden olmuşsa, yukarıdaki maddeye göre belirlenen ceza bir kat artırılır. Ancak, verilecek ceza, birinci fıkraya giren hallerde üç yıldan, üçüncü fıkraya giren hallerde beş yıldan az olamaz.
(2)Kasten yaralama fiili, mağdurun;
a)İyileşmesi olanağı bulunmayan bir hastalığa veya bitkisel hayata girmesine,
b)Duyularından veya organlarından birinin işlevinin yitirilmesine,
c)Konuşma ya da çocuk yapma yeteneklerinin kaybolmasına,
d)Yüzünün sürekli değişikliğine,
e)Gebe bir kadına karşı işlenip de çocuğunun düşmesine, neden olmuşsa, yukarıdaki maddeye göre belirlenen ceza, iki kat artırılır. Ancak, verilecek ceza, birinci fıkraya giren hallerde beş yıldan, üçüncü fıkraya giren hallerde sekiz yıldan az olamaz.
(3)Kasten yaralamanın vücutta kemik kırılmasına veya çıkığına neden olması halinde, yukarıdaki maddeye göre belirlenen ceza, kırık veya çıkığın hayat fonksiyonlarındaki etkisine göre, yarısına kadar artırılır.
(4)Kasten yaralama sonucunda ölüm meydana gelmişse, yukarıdaki maddenin birinci fıkrasına giren hallerde sekiz yıldan on iki yıla kadar, üçüncü fıkrasına giren hallerde ise on iki yıldan on sekiz yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

KASTEN YARALAMA SUÇUNUN  İHMALİ DAVRANIŞLA İŞLENMESİ

(1) Kasten yaralamanın ihmali davranışla işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte ikisine kadar indirilebilir.
Bu hükmün uygulanmasında kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesine ilişkin koşullar göz önünde bulundurulur.

KASTEN YARALAMA SUÇU CEZA ZAMANAŞIMI

Ceza zamanaşımı, kesinleşen mahkûmiyet kararının belli bir süre içinde infaz edilemediği durumlarda, hükmünün infazından vazgeçilmesidir. Ceza zamanaşımı ile infaz ortadan kalkar. Bunun haricindeki tüm hukuki sonuçlar devam eder. Ceza zamanaşımı TCK madde 68’de düzenlenmiştir. Buna göre; 

  • Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezalarında kırk yıl.
  •  Müebbet hapis cezalarında otuz yıl.
  • Yirmi yıl ve daha fazla süreli hapis cezalarında yirmidört yıl.
  • Beş yıldan fazla hapis cezalarında yirmi yıl.
  • Beş yıla kadar hapis ve adlî para cezalarında on yıl.

Olarak belirlenmiştir. Ceza zamanaşımı, hükmün kesinleştiği veya infazın herhangi bir suretle kesintiye uğradığı günden itibaren işlemeye başlar ve kalan ceza miktarı esas alınarak süre hesaplanır.

KASTEN YARALAMA SUÇU UZLAŞTIRMAYA TABİ Mİ?

Kasten yaralama suçunda TCK 86/1, 86/2, ve TCK 88 maddesi uzlaştırma kapsamına girmektedir. Kasten yaralamanın nitelikli hali hariç olmak üzere basit kasten yaralama suçu ve kasten yaralamanın ihmali davranışla işlenmesi halinde suç uzlaştırmaya tabi olur. Kasten başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden kişi yada kasten yaralama fiilinin kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbî müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif olması hâlinde ve  Kasten yaralamanın ihmali davranışla işlenmesi halinde uzlaştırma hükümleri uygulanacaktır.

KASTEN YARALAMA SUÇUNDA ŞİKAYET SÜRESİ

Kasten yaralama suçu kural olarak şikâyete tabi olmamakla birlikte, fiilin kişi üzerindeki etkisinin basit tıbbi müdahale (BTM) ile giderilebilecek ölçüde hafif olması durumunda mağdurun şikâyetine bağlı olmaktadır. O halde bu suç bakımından gerçekleştirilen eylem basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde ise, bu suç şikayete tabidir. Soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı olan kasten yaralama suçunda yaralanan mağdurun altı ay içinde şikayette bulunması gerekmektedir. Şikayette bulunulmaması halinde soruşturma ve kovuşturma yapılamaz. Şikayet süresi, mağdur kişinin fiili ve failin kim olduğunu bildiği veya öğrendiği günden başlar.

KASTEN YARALAMA SUÇUNDA MEŞRU MÜDAFAA

Kasten yaralama suçunda meşru Müdafaa, Türk Ceza Kanunu madde 25’te “Meşru Savunma ve Zorunluluk Hali” başlığı altında düzenlenmiştir. Kişinin kendisine yada başkasına yönelik yada hakkına yönelik gerçekleşen yada gerçekleşeceği veya tekrarı kesin olan haksız bir saldırıyı, saldırı anındaki koşullara göre saldırı ile orantılı biçimde defetmek zorunluluğu ile işlenen eylemlerden dolayı faile ceza verilmemektedir. 

Meşru müdafaada amaç saldırıya karşı savunmadır. Bir eylemin meşru müdafaa kapsamında olmasının belirli koşulları vardır. Bu koşullar aşağıda sıralanmıştır.

Kasten Yaralama Suçu Meşru Müdafaa Saldırıya ilişkin koşullar; 

 -Devam eden bir saldırı bulunmalıdır.  

-Saldırı haksız olmalıdır.  

-Saldırı, kişinin kendisine veya başkasına ait bir hakka yönelmelidir.  

-Saldırı ile savunma eşzamanlı olmalıdır.

Kasten Yaralama Suçu Meşru Müdafaa Savunmaya ilişkin koşullar; 

-Savunma zorunlu olmalıdır. 

-Saldırı ile savunma arasında oran bulunmalıdır. 

Buna göre, mağdur, suçu işleyen ya da yakınlarına karşı bir saldırı gerçekleştirmişse, mağdurun bu saldırısına karşı orantılı bir saldırıyla kendini savunmak üzere karşılık veren fail, meşru müdafaadan yararlanır. Nefsi müdafaa da denilen meşru müdafaanın şartları gerçekleşmiş ise, faile kasten yaralama suçundan ceza verilmez.

KASTEN YARALAMA VE KASTEN ÖLDÜRMEYE TEŞEBBÜS SUÇU

5237 sayılı TCK’nın 21/1. maddesine göre, suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesi olan ve failin iç dünyasını ilgilendiren kast, dış dünyaya yansıyan davranışlara bakılarak, daha açık bir ifadeyle, failin olay öncesi, olay sırası ve olay sonrası davranışları ölçü alınarak belirlenmelidir. İlkeleri, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun istikrar bulunan ve süregelen kararlarında açıklandığı üzere, bir eylemin kasten öldürmeye teşebbüs mü, yoksa kasten yaralama mı sayılacağının belirlenmesinde; fail ile mağdur arasında husumet bulunup bulunmadığı, varsa husumetin nedeni ve derecesi, failin suçta kullandığı saldırı aletinin niteliği, darbe sayısı ve şiddeti, mağdurun vücudunda meydana getirilen yaraların yerleri, nitelik ve nicelikleri, hedef seçme imkânı olup olmadığı, failin fiiline kendiliğinden mi, yoksa engel bir nedenden dolayı mı son verdiği gibi ölçütler esas alınmalıdır. 

Kastın belirlenmesi açısından her bir olayda kullanılması gereken ölçütler farklılık gösterebileceğinden, tüm bu olguların olaysal olarak ele alınması gerekmektedir. (Yargıtay Ceza Genel Kurulu 22.06.2021 T., 2020/445 E., 2021/299 K.)

KASTEN YARALAMA SUÇU YARGITAY KARARLARI

Sanığın Yerine Getirdiği Kamu Görevi Gereği Hukuka Uygunluk  Sınırının Aşılması

“Sanığın 2559 sayılı Yasanın 16. maddesi kapsamında maktulü yakalamak amacıyla ve yakalayacak ölçüde silah kullanma yetkisi bulunduğu, başka türlü yakalanamayan maktulün yaralayarak yakalanmasının sağlanması durumunda eylemin TCK’nin 24/1 maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerekeceği kuşkusuzdur. Başka bir deyişle sanık maktule yaptığı ilk atışın sonucunu bekleyip onu yaralı halde yakalasaydı bu fiilden sorumlu tutulmayacaktı. Sanığın yerine getirdiği kamu görevinin mahiyeti, maktulün yakalama emrine rağmen duruşma salonundan nezaret eden görevliyi de etkisiz hale getirerek kaçması, dur ihtarlarına ve uyarı atışlarına kayıtsız kalarak kaçmaya devam etmesi ve eylemin hukuka uygunluk nedeni içinde başlamış olmasının hukuksal bir değeri bulunmadığı düşünülemez. Bu nedenle Sanığın eyleminin herhangi bir olayda hasmını yaralamak isterken onun ölümüne neden olan herhangi bir failden farklı olduğu hususunda duraksama bulunmamaktadır. Bununla birlikte sanığın maktulü yaralayarak yakalamasına imkan veren yasal düzenleme nazara alındığında hem yaralama kastıyla hareket ettiği hem de bu fiilden tam olarak sorumlu olduğunun kabulü kendi içinde bir çelişki oluşturmaktadır.

Ne var ki, sanık bu ölçüyü aşarak ilk atışla yaralanan maktule yersiz olarak ikinci bir atış daha yapıp onun ölümüne neden olmuştur. Sanık tarafından ardarda iki el ateş edilmiştir. Bu durumda sanık hukuka uygunluk nedeni içinde başladığı eylemi sürdürerek hukuka uygunluk sınırını aşmıştır. O hâlde sınırın aşılmasının kusurlu olup olmadığı ile kusurun niteliğinin tespit ve tayini önem arz etmektedir. Öncelikle sanığın ilk atışla yaralanan maktule zorlayıcı bir neden yokken ve ilk atışın sonucunu beklemeden ikinci bir atış yapması sınırı aşmakta kusurlu olduğunu ortaya koymaktadır. Ancak bu sınırı kasten aştığını gösteren somut bir delil, bunun için bir neden bulunmadığından bu durumda oluşan şüphe sanık lehine yorumlanmalı, sanığın bu sınırı yeterli dikkat, özen ve basireti gösterememesi nedeniyle taksirle aştığı kabul edilmelidir.

Sanığın mesleği gereği sahip olduğu bilgi, tecrübe ve eğitimi, olay sırasında maktulle sanık arasındaki mesafenin yakın sayılabilecek bir mesafe olması nazara alındığında, sanığın eyleminin sonuçlarını istemese de öngörebilecek durumda olduğu, bu nedenle olayda bilinçli taksirle hareket ettiği ve hukuka uygunluk sınırını bilinçli taksirle aştığı kabul edilerek eyleminin TCK’nin 24/1, 27/1, 85/1 ve 22/3 maddeleri kapsamında cezalandırılması yerine, yazılı şekilde kasten yaralama sonucu ölüme neden olma suçundan hüküm kurulması, Bozmayı gerektirmiş…” (Yargıtay 1. Ceza Dairesi 06.04.2021 T., 2020/1279 E., 2021/6088 K.)

Kasten Yaralama Suçunun Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçunun Unsuru Olması

“Sanıklar hakkında yaralama suçundan kurulan hükümlere yönelik temyiz incelemesinde ise; Sanıkların mağduru zorla araca bindirip basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek şekilde yaraladıkları, yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış halinin bulunmadığı olayda; eylemin kül halinde cebir uygulamak suretiyle kişi hürriyetinden yoksun kılma niteliğinde olup, kasten yaralamanın suçun unsuru olduğu ve ayrı bir suç olarak değerlendirilmeyeceği gözetilmeksizin yazılı şekilde yaralama ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan ayrı ayrı mahkumiyet hükümleri kurulması, Yasaya aykırı, sanıklar müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA…” (Yargıtay 8. Ceza Dairesi T. 16.02.2021, 2019/5178 E.,  2021/2369 K.)

Neticesi Sebebiyle Ağırlaşmış Yaralama

“Mağdurun yaralanması hakkında düzenlenen ...... Devlet Hastanesinin 09.09.2015 tarihli raporunda, mağdurun ne şekilde basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde yaralandığı hususunun ve sanığın darp eylemi nedeniyle mağdurda kemik kırığı oluşup oluşmadığının denetime olanak verecek açıklıkta belirtilmediği ve raporun bu haliyle hüküm kurmaya yeterli olmadığı anlaşılmakla, mağdurun tüm doktor raporları, tedavi evrakları, varsa grafileri ve ...... Devlet Hastanesinin 25.03.2015 tarihli cevabi yazısının ekinde gönderildiği belirtilen "2 adet tedavi evrağı, 1 adet BT CD'si ve BT CD'sine ait 4 adet rapor" ile birlikte en yakın Adli Tıp Kurumuna gönderilerek, 5237 sayılı TCK'nin 86. ve 87. maddesindeki ölçütlere göre yaralanmasının niteliği konusunda duraksamaya yer vermeyecek şekilde kati raporu alındıktan sonra sanığın hukuki durumun tespit ve tayini gerektiği gözetilmeksizin, eksik inceleme yazılı şekilde hüküm kurulması, Sanık hakkında tekerrüre esas alınan ... 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 17/10/2012 tarih, 2012/956 Esas ve 2012/1117 Karar sayılı ilamında tekerrür hükümlerinin uygulanmadığı anlaşılmakla, sanık hakkında şartları oluşmadığı halde 2. kez mükerrirliğe karar verilmesi, Kabul ve uygulamaya göre de; Neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama niteliğindeki "kemik kırıklı yaralanmanın" basit tıbbi müdahale ile giderilmesinin mümkün bulunmadığı gözetilip, sanığa verilen temel cezanın, 5237 sayılı TCK'nin 86/1. maddesi gereğince tayin olunması gerekirken, TCK'nin 86/2. maddesinin esas alınması suretiyle sanığa eksik ceza tayini, Bozmayı gerektirmiş…” (Yargıtay 1. Ceza Dairesi T.09.02.2021, 2021/1152 E, 2021/716 K.)